İletişimde bulunarak yalnızlık duygumuzu hafifletir ve karşımızdaki kişiyle aramızdaki bilgi akışını sağlarız. Sağlıklı iletişimde tam olarak yalnızlık duygusu ortadan kalkar ve bilgi aktarımı gerçekleşir. Çatışmalı olan bir iletişimde yalnızlık duygusu tam hissedilmese bile bilgi aktarımı olmaz. Bu sebepten karşımızdaki kişiyle sürekli bir gerilim halinde oluruz. İletişimsizliğin olduğu ortamlarda ise ne yalnızlık duygusu ortadan kalkar ne de bilgi aktarımı gerçekleşir. Çatışmalı da olsa her türlü iletişim iletişimsizlik yerine tercih edilendir.
Evlilik birliğinde eşler birbirleriyle sağlıklı iletişim kuramadıklarını düşünebilir. İletişim kurulsa bile çatışmalı olduğundan ev halinin sürekli gergin olması rahatsız edici gelebilir. Bu çiftlere tavsiye edilmesi gereken ilk şey birbirlerinin iletişim dilini anlamalarıdır. İki taraf da o zamana kadar kullandıkları dilin işlevsel olmadığını kabul ederek işe başlamalı ve başka bir yol denemesi gerektiğini fark etmelidir.
Evliliklerde kriz ortamları mutlaka olacaktır. Bu krizlerin yönetilmesi sağlıklı iletişimle kolaylaşabilir. Çince'de hem tehlike hem de fırsat anlamına gelen kriz, evlilik içindeki iletişimde de benzer bir rol oynamaktadır. Yaşanan krizde karşı tarafı yalnızca suçlamak, eleştirmek ve empati yapmamak krizin tehlikeye dönüşmesini sağlayacaktır. Ancak yaşanan krizdeki öğrenilenleri, hataları, tekrar ettirmeyecek hamleleri düşünerek analiz etmek krizi fırsata çevirerek evlilik birliğini güçlendirecektir. Evlilikler de her dönemde kriz çıkmayacaktır ancak ömür boyu sorunsuz yaşanacak diye bir hayal kurmak da gerçekçi olmayacaktır. Bu sebepten yaşanacak krizlerdeki yönetimi öğrenmek her iki tarafın işini kolaylaştıracak ve psikolojik iyi oluşlarını destekleyecektir.
Evlilikte çoğu zaman eşlerin birbirlerine yeterince zaman ayırmadıklarından şikayet edilir. Günümüz şartlarında yaşanan ekonomik kaygılar, geçim sıkıntıları ve iş hayatının yoğun temposu zamanı yetiştirememeye neden olmaktadır. Burada üzerine düşünülmesi gereken nokta kadın ve erkeğin ihtiyaç ve eğilimlerinin farklı olduğudur. Bu farklılıklar ilk olarak fark edilmeli saygı göstererek orta yol aranmalıdır. Kadın ve erkeğin psikolojik açıdan ihtiyaçları da farklılaşabilmektedir. İlgi odağı işe, çocuğa ya da sosyal çevreye verilmeye devam edildikçe sorunlar ortaya çıkmaya başlar. Eşler karşılıklı olarak birbirlerine olan ilgilerinin zayıfladığını düşünebilirler. Birbirinden koptuğunu düşünen çiftler için çatışma ortamının yaratılması daha da kolaylaşır. Eşlerden biri güç ve statü için yaşarken diğer taraf paylaşım yapmayı hayat amacı olarak görebilir. Aynı şekilde eşlerden biri sorunlarını ifade ederek üzerine konuşmayı isterken diğer taraf sorunu kendi içinde çözebilmek için içine kapanmayı talep edebilir. Bu tür durumlar tarafların birbirlerini istemeden de olsa anlaşılmaz biri olarak algılanmasına neden olabilir. Eşlerden birinde ya da her ikisinde de depresif bir ruh hali, duygusal travmalar yaşanabilir. Unutulmamalıdır ki sağlıklı bir evlilikte eşler birbirlerinin psikolojik ihtiyaçlarını gözetir ve telafisi için çabalar. Eşler hayatın getirdiği stresi beraber sırtlamak için birlik olurlar.
Kadın erkek her ne kadar farklı yaratılışta olsalar da evlilik birliği içinde beraber yaşamayı öğrenirler. Bu süreci öğrenirken de yanlış ya da doğruları gözeterek değil ihtiyaçlarını gözeterek adım atarlar. İki taraf da birbirine doğru adımlar atarak farklılıklarını bir noktada buluşturmayı başarmaya çalışmalıdırlar. Sürekli çatışmalı, iletişimin olmadığı ve şikayet dolu bir ev ortamı sevginin de merkezi olmayacaktır. Evlilikte beraber yaşamayı anlamlı kılan sahip olunan ev değil içindeki sevgi olduğu unutulmamalıdır.
Çoğu zaman evliliklerdeki iletişim sorunlarını fark eden bir taraf olur. Ancak eşlerden birinin sorunu kabul etmesi yeterli olmayacaktır. Evlilik birliği içindeki sorunlara bireysel bakmak her ne kadar gerekli olsa da yeterli değildir. Sorunun çözümü için iki tarafa da ihtiyaç vardır. Bir tarafın sorunlara duyarsız kalması kriz ortamı oluşturur. Karşılıklı güvenin kaybolmaması, değersiz hissetmek için eşlerin ortada sorun olmasını beklemeden ilişkilerine dair paylaşımda bulunması gerekir. Böylece aralarında bağ daha da kuvvetlenecektir.
Son önemli nokta ise eşler arasındaki ilgi alanlarının ortaklığıdır. Eşler arasındaki ortak değerler ne kadar fazla olursa paylaşım da o kadar sağlıklı olacaktır. Eşlerin birbirlerinin ilgi alanlarını öğrenip bu alanlarda planlamalar yapmaları sağlıklı iletişimlerini destekleyecektir.