Çorum’un Osmancık ilçesinde yaşayan İsmail Kavak, doğadan topladığı ve organik olarak temin ettiği meyvelerden çeşit çeşit sirke yapıyor.

Çorum'da öğretmenlere "Şiir okuma ve ezberleme teknikleri" anlatıldı Çorum'da öğretmenlere "Şiir okuma ve ezberleme teknikleri" anlatıldı

Osmancık ilçesi Koyun Baba Mahallesi’nde yaşayan İsmail Kavak, doğadan topladığı alıç başta olmak üzere, organik olarak temin ettiği elma, ayva, armut, nar, mandalina ve birçok meyvenin sirkesini yapıyor.

İsmail Kavak, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının başlangıcında virüse karşı önlem almak için ailesiyle birlikte gıda tüketim alışkanlıklarını değiştirdiğini belirterek fermente ve ekşi mayalı ürünler hakkında araştırmalar yaptığını söyledi.

Ağırlıklı olarak annesinin tariflerini kullanan Kavak, sağlıklı beslenmek için doğanın nimetlerinden de faydalandığını belirterek; “Ekşi maya ekmek ve fermente ürünler hakkında araştırmalar ve çalışmalar yaptım. Bilimsel olarak sirke nasıl yapılır bunların araştırmasına girdim. İlk yaptığım alıç sirkesiydi. Sonra sirkelerin en zoru olan hünnap ve vişne sirkesi yaptım. Bu sezon ise fermente olarak yapımına başladığım sirkeler, ayva, elma, armut, nar ve mandalina. Steril ve hijyen gibi kurallara uyulması gereken değerle sirkelerdir.
Her gün sirkeleri kontrol etmek gerekiyor. Parafensin, tanıdığımız üreticiden ilaçsız olarak yetişen meyvelerden sirkeler yapmamız gerekiyor. Bir numara diyebileceğimiz nar sirkesidir. Doktorlar ve bu işin doğal gıda uzmanları nar sirkesini özellikle ön plana çıkarmaktalar. Tansiyon ve şeker hastalıklarında tedavide etken olduğu ispat edilmiştir. Bu ürünleri kullanırken de doktorumuza danışmalıyız. Sirke oluşumu 8 ila 12 hafta arasında gerçekleşir. Temiz şişelerde karanlık serin bir ortamda durması gerekiyor. “dedi.

'Antik ekmek yapıyor'
32 yıl kamuda görev yaptıktan sonra emekliye ayrılan Kavak, ekşi mayalı antik ekmek yaptığını söyledi. 

Kavak; “Eski medeniyetler özellikle Hititliler ekmek konusunda çok ilerideydi. Ekmek yapımı da kutsallık arz ediyordu. 10 çeşit atalık buğdayda yaklaşık 70 tane mineral ve protein var. Buda vücudumuzun daha aktif ve bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor. Antik ekmekte 10 çeşit atalık taş değirmen buğdayı var. Bunlar ilaç ve kimyasal gübre katılmamış, bin rakımlı dağlık alanlarda yetiştirilip taş değirmene götürülen buğdaylarımız. Ekmek yapımında kullandığım unlar Osmancık Sarılan köyünde yetişen çavdar, üveyik ve siyez, Karakılçık, Kars Kavılca, Kızılbuğday. Dünyada genetiği değişmemiş en eski 3 çeşit buğdaydan birisi Kızılbuğday, siyez ve kavılca. Bu buğdaylar yüksek rakımlı yerlerde yetişir, kalın kabuk yapısı ve yoğun lif dokusu vardır. Mineral ve protein açısından da çok değerli bir hale gelmiştir. Köse buğday, Sunter, Bezosta da atalık buğdaylar. Sunter ve Bezosta Rus atalık buğdayladır. Antik ekmekler, Asur, Babil, Mısır gibi bin , iki bin yıl öncesinde eski uygarlıkların tükettiği ekmeklerdir." ifadelerini kullandı.

Deneme yanılma yolu ile tükettiği gıdaları üretmeye başlayan İsmail Kavak, bugüne kadar tarhana, erişte, alıç sirkesi ve marmeladı, elma, nar, armut, ayva, mandalina gibi çeşitli meyvelerden sirke, zerdeçallı, yumurtalı, sebzeli makarna, cevizli sucuk, ekşi maya ekmek, gresini, simit, menengiç kahvesi, kuşburnu marmeladı, gülhatmi reçeli gibi birçok gıdayı kendisinin yaptığını ve ailecek tükettiklerini sözlerine ekledi.

Editör: İhlas Haber Ajansı