Aile insan topluluklarının en küçük bir modelidir. Bir millet veya devletin varlığını uzun süreli devam ettirebilmesi, aile yapısının güçlü olmasına bağlıdır. Ailenin en temel görevlerinden biri de insan neslini sürdürme, çocukları eğitip sosyalleştirme, sıkıntılardan koruma, psikolojik ve biyolojik gelişimini sağlama, manevi değerlerine bağlı, üretken bir insan olarak yetişmelerini sağlamaktır.
Ailede en önemli esas, islâmî çerçeve içerisinde eşlerin görevlerini, sorumluluklarını bilmeleri ve bihakkın yerine getirmeleridir. Eşlerin her ikisi de birbirlerine karşı; ihanetten, inattan, yalandan, şımarıklıktan, yersiz zanlardan, kaprislerden, kibirden, kin ve intikam duyguları ile hareket etmekten, hırçınlıktan, hırstan ve cimrilikten uzak dururken, alçak gönüllü, mütevazı, doğru sözlü, ağırbaşlı, sabırlı, edepli, hoşgörülü, vefalı, cömert, kanaatkâr olmalı ve eşine sevgiyle, saygıyla, merhametle yaklaşmalıdır. Kur'an' a göre, İslami aile yapısında baba evin reisidir. Çünkü Allah, mahlûkatın bazısını bazısına üstün kılmıştır ve erkek, kazandığı malından ailesi için harcamaktadır. "Veren el alan elden üstündür" sözü gereği ailesine infak eden erkek, üstünlüğünü izhar etmiş olur. İslam, aile efradının maddî ihtiyaçlarını gıda, yiyecek-giyecek, mesken, tedavi ve ziyneti karşılamak, terbiye, talim ve himayelerini sağlamak vazifesini erkeğe yükler. Bir ilde iki tane vali olamayacağı gibi bir evde de iki tane reis olmaz. Kadın kadınlığını erkekte erkekliğini bilmelidir. Kadın evde benim dediğim dedik dememeli, erkekte bu yetkiyi kötüye kullanmamalı ve danışması gereken konularda eşi ile istişare etmelidir. Dinimize göre ailede erkeğin vazifesi, Mihir ile başlar. Peygamberimiz, daha evlenirken hanımlarına vermesi gereken mihri ihmal etmemiş, hepsine o zamanın örfüne göre Mihirlerini vermiştir. Ümmü Habibe'nin nikâhı Habeşistan'da kıyılırken, o da ihmal edilmemiş, Necaşi, Peygamberimiz adına dört yüz dinar Mihir vermiştir. Dinimizin günlük ihtiyaçlar karşılama konusunda ki gösterdiği hassasiyette büyük önem arz etmektedir. Çünkü Kur'an-ı Kerim de "Mallarınızla onları (eşlerinizi) besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin" (Nisâ, 5) buyurulur. Hanımının giyecek ve yiyeceği kocanın gelirine uygun olarak sağlanmalıdır. Yedirmenin, giydirmenin ve meskenin yanı sıra, koca, hanımı için hayırseverlik ve cömertlik sayılacak harcamaları da bulunmalıdır. Nezâket ve zarâfet timsali Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: "Erkeğin hanımına harcadığı her şey sadakadır", "Erkek hanımına su bile verse onun ecri vardır", "Kıyamet günü kişinin mizanına konacak ilk şey, ailesinin nafakası için harcadıklarıdır." Kişi kendi nefsinde kıt kanaat yaşamayı tercih etse de, Peygamberimiz gibi ailesine cömert davranmalı ve cimrilik etmemelidir. Ailede huzurun yakalanabilmesi için eşlerin birbirine karşı sevgi ve saygı ile davranmaları karşılıklı hak ve görevleri arasındadır. Evli eşler arasında, ev içi ve ev dışı işlerde de bir görev bölümü olmalıdır. Bu konuda eşlerin işleri, ruh ve fizik yapıları, soysal ve kültürel çevre şartları da göz önünde bulundurulmalıdır.
Yüce Rabbimiz insanı erkek ve kadın olarak yaratmış ve neslin devamı için de evliliği emretmiştir. Dinimizde erkekler kadınlar için bir elbise, kadınlar da erkekler için bir elbise olarak tanımlanmış ve aralarındaki evlilikle birlikte birbirleri için sükûn ve huzur kaynağı olarak ifade edilmiştir. Evlilik hayatı sevgi ve karşılıklı saygı ile devam ederse eşlerde huzur ve evde neşe olur. Bundan dolayı eşlerin birbirlerine karşı olan vazifelerini yerine getirmeleri icap eder. Erkeklerin hanımlarına karşı vazifeleri "Ey iman edenler! Kadınlara zorla vâris olmanız size helâl değildir. Apaçık bir edepsizlik yapmadıkça, onlara verdiğinizin bir kısmını ele geçirmeniz için onları sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız (biliniz ki) Allah'ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz."(Nisa 19) Söz konusu ayette eşlerin birbirleri hakkında hüküm vermeden önce temkinli hareket etmeleri bazı hususlarda da sabretmeleri gerektiği anlaşılmaktadır. Peygamberimiz insanların eşlerine karşı olabildiğince iyi davranmalarını tavsiye etmiş; kendisi de hanımlarına bu şekilde davranmıştır. Hz. Âişe Peygamberimizin ailesinin hizmetinde bulunduğunu bazen ev işlerine yardım ettiğini anlatmıştır. Allah (cc) Resulü, kadınların narin, nazik olduklarını, onlara karşı hiddet, şiddet yerine, ülfet, şefkat ve merhamet yolunu tutmayı tavsiye etmiştir. Kişinin hanımına kin beslememesini tavsiye etmiş, onda beğenmediği huyların yanısıra beğeneceği huyların da olabileceğini belirtmiştir. Peygamberimiz Veda hutbesinde ki evrensel nitelikteki mesajında kadınlara iyi davranılmasını tavsiye ederek bu vasiyetinin tutulmasını emretmiştir. Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi kadınların da erkekler üzerinde hakları olduğunu söylemiştir. Erkeklerin kadınların her türlü geçimini temin etmekle görevli olduğunu hatırlatmıştır. Aile fertlerine karşı iyi davrananların hayırlı kişiler olduğunu belirtirken, ailesine en hayırlı olanın da kendisi olduğunu söyleyerek, erkekleri ailelerine karşı iyi davranmaları hususunda teşvik etmiştir. Erkekleri ailesinin yöneticisi olarak vasıflandıran Peygamberimiz, erkeğin Allah'ın rızasını umarak ailesinin geçimini sağlaması durumunda, harcadıklarının onun için birer sadaka olacağını da belirtmiştir.
Erkek, hanım ve çocuklarının barınma, emniyet, eğitim, sağlık, seyahat, ziyaret, ibadet, giyim-kuşam, yeme-içme gibi her türlü ihtiyaçlarını üstlenmek ve sağlamakla da mükelleftir. Hiç şüphe yok ki hayatın zorlukları eşler arasında ki karşılıklı anlayış, görev ve sorumluluk paylaşımı ile hafifleyecektir.