Evlilik Allah (cc) ın emri, Peygamberimizin de sünnetidir. Peygamberimiz evlenme şartlarına haiz olanların bir an evvel evlenmelerini tavsiye etmiştir. Evlenmeye karar verildiği zamanda eşlerin birbirlerini görmelerini, çocuklarının anneleri veya babaları olacak olan ve bir hayat boyu beraber olacakları eşlerini seçip karar verirken de bazı kıstaslara dikkat etmelerini tavsiye etmiştir.
Aile küçük bir dünya, aile hayatı ise dünyevi mutluluk için bir cennet ve muhkem bir kaledir. Yalnızlıktan dolayı bunalıma giren veya bu mutluluğu yakalayamayarak intihar yolunu seçenlerin sayısı az değildir. İnsanın kendisini dinleyecek, anlayacak sıkıntılı zamanlarında teselli ederek rahatlatacak ve sırlarını saklayacak insanlara her zaman ihtiyacı vardır. Yine çocukların yetişmesinde anne ve babanın rol modellikleri çok önemlidir. Bundan dolayı da en güvenli sığınak yine ailedir. Ailede huzur ve mutluluğun sağlıklı bir şekilde yürüyebilmesi ise karşılıklı samimi duygularla sevgi, saygı anlayış ve güven ortamının sağlanmasına bağlıdır. Peygamberimiz "Kadın 4 şey için nikâhlanır. Sen dini güzel olanı tercih etki rahat edesin." buyurur. Aileyi ayakta tutan ve mutluluk katacak olan unsurlar, ahlaki ve dînî değerlerimizdir. Çocukları güzel ahlaki meziyetlere sahip olarak yetiştirerek topluma kazandıracak olan en büyük emektar da annedir. Aile maddeden daha ziyade manevi unsurların ve inanç değerlerinin hâkim olduğu, insanın mutluluk ve huzur bulduğu bir müessesedir. Eş vardır size daha dünyada iken cenneti yaşatır. Eş de vardır size bu güzelim dünyayı dar eder ve kaçacak yer ararsınız. Eğer yuvalarımız da Allah'a ve ahiret gününe iman hâkim olmazsa, aile yuvası ve bu güzelim dünyamız eşlere zindan olur. Ailede esas olan eşlerin birbirlerine tahammül etmeleri, saygı duymaları, hoşgörülü ve sabırlı olmalarıdır. Çok yoğun boşanma davalarının olması da eşlerin manevi doyuma ulaşamadıklarından, Allah (cc) ın emirlerini bilmediklerinden, Peygamberimizin ahlakından haberleri olmadığından ve sorumluluklarını bilmediklerinden kaynaklanmaktadır. Eğer aile yuvasının bozulmasının önlenmesi için bütün gayretlere ve atılan iyi niyetli adımlara rağmen o evlilik yürümüyor ve hayat bir ıstıraba dönüşmüşse son çare olarak karşılıklı anlaşarak, nafakasını da vererek boşanmaktır. Dövme, zulmetme ve öldürme gibi eylemleri ise dinimiz kesinlikle yasak kılmıştır. Evlenecek olanların bir ömür beraber olacağı, sırlarını paylaşacağı ve çocuklarının annesi olacak olan hayat arkadaşını veya çocuklarına güzel bir model olabilecek eşini seçme konusun da daha işin başında iken sık dokuyup ince elemek zorundadırlar.
Derinlemesine düşündüğümüz zaman, eşlerin her birinin diğeri için maddi ve manevi tüm ihtiyaçlarını karşıladığı, hayatın olumsuzluklarına karşı koruyucu bir kale ve sığınak olduğunu görürüz. Dinimiz evliliği helal kılarken gayri meşru ilişkileri ise haram kılmıştır. Meşru olmayan ilişkiler ailenin temeline konulan bir dinamit gibidir. Aile'yi tahrip ettiği gibi neslin nesebini de bozar. Mutlu ve huzurlu bir aile yuvası kurabilmek, hayırlı ve güzel ahlaklı evlatlar yetiştirebilmek için evliliğin temelleri atılırken Kur'an ve sünnete göre hareket etmek gerekir. Dinimize göre evlenecek bireylerin birbirlerini görüp tanımaları caiz ve sünnettir. Birbirlerini görmeden, tanımadan gerçekleştirilen bir evlilik hayat boyu bir ıstıraba dönüşebilir. Peygamberimiz evlenme hazırlığı içerisinde olan Mugîre b. Şube'ye "Evlenmek istediğin kadınla görüş çünkü evlenmeden evvel görmen, aranızdaki evliliğin hayırlı olmasını daha iyi temin eder." (Tirmizi) Evlenecek olanların, evlenmeye karar vermeden önce, birbirlerini görmelerinden daha doğal bir şey olamaz. Dikkat edilmesi gereken husus ise adayların yalnız olarak görüşmemeleridir. Görüşmenin meşru olabilmesi için adayların yanında üçüncü bir kişinin olması gerekir.
Birlikte mutlu bir hayat yaşanabilmesi ve eşlerin birbirlerinin olgunlaşmasına katkı sağlayabilecekleri hangi ölçülerle, hangi özelliklerle ve hangi kıstaslarla eş olarak kimi seçmelilerdir? Seçtiler ise nelere dikkat etmelidirler? Her şeyden önce İleride sıkıntı ve huzursuzlukların yaşanmaması ve evliliğin çekilmez bir hale gelmemesi için dikkat edilmesi gerekenlerin başında hayatınızı paylaşacağınız kişiyle dünya görüşünüzün, inanç ve ahlaki değerlerinizin olabildiğince benzer olması gerekir. Siyasi ve kültürel konularının da ayrıntılı bir şekilde konuşulması gerekir. Bu hususlardaki farklılıklar evliliğin ilerleyen yıllarında büyük problemleri beraberinde getirebilmektedir. Bir diğer unsur ise ailelerin değer yargıları, dünyaya bakış açıları konularında da uyuşup uyuşmadıkları da göz önünde bulundurulmalıdır. Ailelerin arasındaki anlaşmazlığın önemli olmadığı, evlenmeye karar verenlerin birbirine yetecekleri tarzındaki söylemler; sonuçları düşünülmeden söylenen sözlerdir. Başlangıçta bir problem yokmuş gibi gözükse de, ilerleyen zaman içerisinde, ailelerin uyuşmaması birçok konuda problemleri beraberinde getirecek, aile yuvalarının yıkılmalarına neden olduğu gibi çocukların psikolojilerinin bozularak baba terbiyesinden ve himayesinden veya anne şefkatinden mahrum olarak büyümelerine neden olabilmektedir. Sâdece eşlerin uyum içerisinde birbirlerini sevmeleri yeterli değil, her iki tarafın ebeveyinlerininde benzer doğrultularda uyum içerisinde olmaları gerekir. İlerleyen zaman içerisinde ailelerin müdahalelerinden dolayı yıkılan aile yuvaları az değildir. Evlenen kişiler başlangıçta birbirlerini oldukları gibi kabul etseler ve uyum içerisinde mutlu bir beraberlikleri olsa bile yukarıdaki saydığım uyumluluklar yoksa ilerleyen zaman içerisinde bir takım sıkıntıların ortaya çıkması muhtemel dâhilindedir. Eğer Evlenince değişir, zamanla düzelir, çocuğumuz olunca düzelir veyahut ta ben onu düzeltirim gibi düşünceleri olanlar büyük oranda hayal kırıklıklarına uğramaktadırlar. Bu düşünceler ile evlilik yoluna çıkıldı ise de problemler karşısında sabırla, kırıp dökmeden işleri yoluna koyabilmekten başka yapılacak bir şey de yoktur.
Allah'tan (cc) da ümit kesilmez. Ümit var olmak gerekir. Olumsuzluklar karşısında ise sabırla dua etmek gerekir.