SPOR

Eren sana diyorum...

Köşe yazarımız Ali Atan Ahlatcı Çorum FK-Kocaelispor maçını değerlendirdi.

Ahlatcı Çorum FK, Kocaelispor'u elinden kaçırdı.
Hem de ne kaçırmak.
17 dakikada 3-0 olacak maç 1-1sona erdi.
Kaybetmemek güzel, kazanmak kadar değil ama.
Erken attığımız gol sonrası rakibi oyuna ortak ettik.
Bu arada yine pozisyonlarımız oldu.
Ancak ya final paslarını ya da final vuruşlarını yapamadık.
Gelinen noktada 49 puana ulaştık ve artık Play-Off tamam.
Gibisi yok tamam.
Elbette direk final oynamak güzel olur.
Olmazsa en direk final olur.
Bu takım final atar mı? Neden atamadın?
Sezon sonunda ya bir üst ligde oluruz, ya da olamayız.
Her ikisi de bu şehre artı yazar.
Destek konusunda ne yazar peki?
Gönül Yazar...
Bu maç artık bitti.
Şimdi İzmir'i düşünmemiz lazım.
Sonuçta lige maç maç bakmak zorundayız.
Bu maçta sadece 2 puan bıraktık.
Ligi üçüncü bitirmek  için Altay maçı da çok önemli.
Biz yener, rakipler puan kaybı yaşarsa tekrar 3. olabiliriz.
Futbolda her an, her şey, her dakika, her ortamda, her stadyumunda olabiliyor.
Mesala Eren, gol çizgisinin önünden topu kaleye atmak yerine ne yaptı?
Kendisini soktu kaleye.
Ah Eren ah...
Bu kilomla ben atardım o golü. (Böyle büyük bir yalan mı olur. Bu nasıl köşe yazarlığı?)
Sevgili Eren, böyle pozisyonları bulunca topu önce kaleye at.
Sonrasında istersen kale içinde mangal yak.
Ama önce lütfen golü kaleye.
Güzel bir atasözü var ya hani. 
Kızım sana söylüyorum, sen git abine söyle, kaynanam ne yapsın? 
Yok bu öyle değildi. 
Golcüm sana söylüyorum, kalecim sen anla, şöfor Sefa ne yapsın? 
Tamam böyleydi tam olarak. 
Biraz dikkat çok şey kazandıracak. 
Dikkat sadece birazcık dikkat...

BİZİM ZAMANIMIZDA
Bu cümleyi çok duyarsınız.
Bizim zamanımızda şöyleydi, böyleydi, öyleydi.
Ben bu işlere uzak biriyim.
Anımı yaşar bırakırım hayatın peşini.
Konuyla ilgili bildiğim bazı şeyler var aslında.
Yıllar yıllar önce önemli maçlar öncesi çağrı yapılmazdı.
Çorumspor'un maçlarına gitmek, "Milli bir görev" olarak algılanırdı.
Şimdi mi?
Önce taraftar grubu lideri Hüseyin Nalcı, ardından da kulüp başkanı Oğuzhan Yalçın maça gelinmesi yönünde çağrılar     yapılıyor.
Bunu yapmayın, kendinizi davet ettirmeyin. 
Memleket sizin, kendi takımımızın maçına gelir gibi gelin.
Taraftara davet yakışmaz,seven sevdiğine koşa koşa gitmeli.
Hayırlı bayramlar efendim...
Neydi be o eski bayramlar?
Şaka be abi siz de anınızı yaşayın.
Unutmayınız, ölüm yaşamaktan daha yakın.

SAYIN AŞGIN'IN DİKKATİNE...
Öncelik Sayın Başkanı seçimi kazanmasından dolayı tebrik ediyorum.
Benim bir siyasetciye söyleyebileceğim en şaşalı sözler bu kadar olabilir.
Fazlası kepek yapıyor bende.
Hemen söze giriyorum.
Sayın başkan, birileri sizin adınıza, " Bize imza atarsanız Belediye'de iş buluruz"  diye transfer  görüşmeleri yapıyormuş.
Ben sizin bu konularda  oldukça hassas olduğunuzu düşünüyorum.
Sonuçta o koltukta siz oturuyorsunuz.
Sizin bir kulübünüz olmadığına göre bu cümleleri neden bu kadar rahat kullananlar var?
O kulübün özelliği nedir anlamadım. 
Madem böyle bir uygulama var bütün amatör kulüp başkanları sizin adınıza söz versin.
Neden bir kulüple sınırlı kalıyor?
Ya da o kulübün yönetimi bu cüreti nereden buluyor?
Adil bir yönetim tarzına verdiğiniz öneme binaen lütfen bu konuyla ilgilenmenizi  rica ediyorum.
Ve bu konuda vicdanınıza güveniyorum.
Hatta sizin başkanı olduğunuz Çorum Belediyesi tarafından kaç kulübe  antrenman için araç tahsisi yapılıyor?
Bununla birlikte Çorum'da  kaç kulüp var?
Diğerlerine de antrenman için araç tahsisi yapılıyor mu?
Lütfen bu konuyu da araştırır mısınız?
Siz şehrül-eminsiniz.
Konumunuz gereği tarafsız olmak zorundasınız.
Belki bu konulardan haberiniz yok, ama artık var.
Yakında  bir amatör  kulüp size " Mali destek" için gelecek.
Geldiklerinde lütfen bu yazı aklınıza gelsin.
Kısacası Sayın Başkan, elin ayakkabısıyla bakkala girmek isteyecekler.
O da yetmeyecek, "Hamama biz girdik. Terlemesi bize ait değil" kafasıyla kapınızı çalacaklar.
Size düşense çok basit Sayın Başkan.
"TARAFSIZ" kalmak.
Dün olduğu gibi...