Başöğretmen Anadolu İmam Hatip Ortaokulu'nda okul müdürü Ömer Atılgan ve hizmetli Mehmet Öztürk’ün, Irak uyruklu bir öğrenci velisi ve beraberindeki kişi tarafından zincirle darp edilmesine eğitim sendikaları tepki gösterdi.

Okulun önünde toplanan sendika temsilcileri ve üyeleri, saldırıya tepki gösterdiler.

Eylemde basın açıklaması yapan Eğitim Bir Sen Genel Başkan Yardımcısı Abdülaziz Aydın,  “Ne hazindir ki yaşadığımız bu olay, eğitimciye, öğretmene karşı şiddetin ne ilk örneğidir ve korkumuz odur ki ne de son örneği olacaktır. Eğitimciye yönelen şiddetin vaka-i adiyeden bir hale geldiği bir dönemdeyiz. Eğitimciye şiddet tahammül sınırlarını aşmış, bir iş güvenliği sorununa dönüşmüştür” diyerek sözlerine başladı.

Hemen her yıl okulların açılmasıyla başlayan ve artarak devam eden şiddet olaylarının neredeyse günlük hayatın bir parçası haline gelmiş olması ve sıradanlaşmasından dolayı endişelendiklerini belirten Abdülaziz Aydın,  “Şiddetin fiziki ve psikolojik hasarı sadece maruz kalan eğitimcinin hayatını etkilemekle sınırlı kalmamakta, başta ailelerine ve öğrencilere olumsuz yansımalarıyla eğitim düzenini de etkilemektedir. Bu saldırılar geleceğimizi karartmakta, eğitim camiasını tedirgin etmekte, birçok mağduriyete neden olmaktadır. Eğitimcilere yönelik her saldırı, aklımızı körleştirmekte, ruhumuzu karartmakta, benliğimizi esir almakta, irfanımızı yok etmektedir. Bu sebeple, cehalete dayanan şiddeti veya şiddete dayanan cehaleti bir an evvel ortadan kaldırmalıyız” ifadelerini kullandı.

‘EĞİTİMCİLER SALDIRILARA KARŞI SAVUNMASIZ BIRAKILDI’
Eğitimciler, yaptıkları işin onur, önem ve ağırlığına uygun hayat ve çalışma şartları sağlanmadığı gibi, her türlü şiddet ve saldırılar karşısında savunmasız, korumasız bırakıldıklarının altını çizen Abdülaziz Aydın, konuşmasının devamında şunları dile getirdi:
“Yaşanan yanlışlığın kuşkusuz sosyolojik, psikolojik, kültürel, idari birçok sebep ve açıklaması vardır. Bütün bu üzücü, travmatik olayların sebebi derinlemesine araştırılmalı, tahlil edilmeli, sonuçlar çıkarılmalı, çareler üretilmelidir. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olayları münferit eylemler olmaktan çıkmış, yaygın bir toplumsal sorun haline gelmiş ve toplumun geleceği açısından vazgeçilmez olan eğitim öğretim hizmetinin yürütülmesini sekteye uğratacak dereceye varmış bulunmaktadır. 

‘UMURSAMAZLIK VE EYLEMSİZLİK TUTUMU, ŞİDDETİN ATEŞİNE BENZİN DÖKÜYOR’
Bu şiddet eylemlerinde, şiddet uygulayan kişilerin bu eylemlerinin önemsenmeyeceği ve ciddi bir ceza yaptırımıyla karşılaşmayacakları inancı önemli bir rol oynamaktadır. 
Bugün eğitim çalışanlarının neredeyse rutin bir şekilde, pervasızca şiddete maruz kalmalarının ana sebebi, şiddetin ağırlaşan toplumsal maliyeti karşısında, ilgililerin çözüm üretmede yetersiz kalmaları veya isteksiz davranmalarıdır. Bu konuya ısrarla dikkat çekip çözüm önerilerimizi sunduğumuz her durumda karşılaştığımız “umursamazlık ve eylemsizlik” şeklindeki anlaşılmaz tutum, şiddetin ateşine benzin dökmekten başka bir anlama gelmemektedir. Bu doğrultuda eğitim çalışanlarına karşı eğitim öğretim kamu hizmetinin sunumundan kaynaklı şiddet eylemlerine yönelik cezai ve hukuki tedbirlerin alınması elzemdir. Eğitim çalışanları kendilerine yönelik şiddet olaylarına karşı caydırıcı nitelikte münhasıran bir cezai müeyyide getirilmesini, şiddete uğrayan çalışana da hukuki koruma sağlayacak türden yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesini acilen talep etmekte ve beklemektedir.

‘ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNUNDA BEKLENEN REVİZYON, CAYDIRICI VE CEZALANDIRICI OLMALI’ 
Öğretmenlik Meslek Kanununda beklenen revizyon, eğitimciye şiddet konusunda şiddet failini caydırıcı ve cezalandırıcı bir düzenlemeyi ihtiva etmelidir. Eğitim çalışanlarına karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişilere yönelik hapis cezası verilmesi; eğitim çalışanlarına yönelik kasden yaralama, hakaret, tehdit, görevi yaptırmamak için direnme suçlarında verilecek cezanın en az yarı oranda artırılması; bu suçlara karşı verilen hapis cezalarının ertelenmemesi; kasden yaralama suçunun tutuklama nedeni sayılması; bu suçların failleri hakkında kamu hizmetlerinden yararlanmanın engellenmesi hükümlerinin uygulanması; özel öğretim kurumlarının personelinin bu suçların mağduru olmaları halinde kamu görevlisi sayılmaları, kasten yaralama suçunun tutuklama nedeni varsayılan suçlardan sayılması konusu mutlaka ve ivedilikle Meslek Kanunu kapsamına dahil edilerek yürürlüğe konmalıdır.

‘MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI BU TÜR OLAYLARDA SESSİZ KALMAMALI’
Millî Eğitim Bakanlığı bu tür olaylarda sessiz kalmamalı, personeline sahip çıkmalı, gerekli açıklamaları yapmalı, gerekli adımları atacak iradeyi ortaya koymalıdır. Biz öğretmenlerimizi hedef alan bütün saldırılar sona erdirilinceye, kanlı, karanlık bu şuursuzluk son buluncaya kadar, herkesi sorumluluk almaya davet ediyoruz. Biz bilginin gücünün cehalet cürmüyle sindirilmesine müsaade etmeyeceğiz. Ruhumuzu besleyen, benliğimizi geliştiren, geleceğimizi aydınlatan, milletçe varlığımızın dayanağı olan eğitimin şiddetin esiri olmasına hep birlikte karşı durmalıyız.
Bilinmesini isteriz ki eğitim çalışanlarımız asla yalnız değildir. Yaşanan bu çirkin saldırıyı öğrenir öğrenmez eğitim çalışanlarımızla iletişime geçerek yanlarında olduğumuzu ve yasal sürecin takipçisi olacağımızı bildirdik.  Yaşanan bu menfur saldırının insanlıktan nasibini almamış faillerini lanetliyoruz. Yetkilileri bu tür olayları engelleme hususunda bir an önce tedbir ve sorumluluk almaya davet ediyoruz. Katılımlarından ve desteklerinden dolayı tüm eğitim çalışanlarımıza ve basın mensuplarımıza teşekkür ediyoruz.”

OKUL MÜDÜRÜ ÖMER ATILGAN OLAYI ANLATTI
Okul müdürü Ömer Atılgan, burada gazetecilere yaptığı açıklamada olayın detaylarını anlattı. 

Atılgan, "Öğrencinin koridorda düştüğünü öğrendikten sonra hemen ambulans çağırdım. Müdür yardımcısı arkadaş aileyi arayarak durumu bildirdi ve çocuğun hastaneye gönderileceğini söyledi. Ancak veli gelemeyeceğini belirtti. Biz de bir öğretmen arkadaşımızı ambulansa refakatçi olarak verdik ve öğrenciyi hastaneye gönderdik. Öğrencinin tedavisi hastanede yapıldı” şeklinde kaydetti.

Öğrencinin velisinin yanında bir kişiyle odasına geldiğini ifade eden Atılgan, "O arada veli, yanında bir kişiyle odama geldi. Odamda küfür ve hakaretler etti. Hizmetli ve güvenlik odadaydı. Onlara da saldıracaklardı. Ben müdahale edince cebinden kocaman kalın bir zincir çıkarttı. Hazırlıklı gelmiş, zincirin ucunda kocaman kilit mevcut. Zincirle bize vurmaya başladı. Biz de kendimizi koruduk. Sonra da kaçtılar. Bizi hastaneye götürdüler, sonra da olay emniyete intikal etti. Burada bulunan bütün sendika temsilcilerine ve sendika üyelerine teşekkür ediyorum katılımlarından dolayı" diye konuştu.

‘ZİNCİR ÇIKARTARAK BİZE VURMAYA BAŞLADI’
Okulun görevlisi Mehmet Öztürk ise, saldırganın yanında getirdiği zincirle kendisini ve okul müdürünü darp ettiğini belirterek şunları söyledi:

"Çocuğun rahatsızlanması üzerine müdür bey ambulans çağırdı ve öğrenci hastaneye gönderildi. Ancak veliyi aradığımızda 'gelemem' dedi. Bir süre sonra yanında iki kişiyle okulu bastı. Ben dışarıdaydım, müdür bey içeride. Tartışma başladı ve ses dışarıya kadar geliyordu. Müdahale ettik ve o esnada saldırgan zincir çıkartarak bize vurmaya başladı. Müdür beyin kafasında yaralar, dudağı patlamış, parmağı kırık ve burnunda darp izleri var.” 

İhtiyaç sahibi ailelere 1000 lira destek İhtiyaç sahibi ailelere 1000 lira destek

Polis, olayın ardından kaçan saldırganların yakalanması için çalışma başlattı.

Hastanede tedavi edilen Atılgan ve Öztürk, taburcu olduktan sonra saldırganlar hakkında Cumhuriyet Savcılığı'na şikayette bulundu.

Basın açıklamasına, Eğitim Bir Sen, Türk Eğitim Sen, Eğitim Sen ve Eğitim Gücü Sen sendikaları destek verdiler. 

Editör: Harun Akkaya