Bu dünya hayatı bir oyundan ve eğlenceden ibarettir. Gerçekten son ve ebedi yurt ahirettir. İşte halis hayat odur. Keşke bilselerdi.(Ankebut; 64)
İnsanlar, "İnandık" demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler.(Ankebut; 2)
Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Hiçbir babanın çocuğuna hiçbir yarar sağlayamayacağı, hiçbir çocuğun da babasına hiçbir yarar sağlayamayacağı günden korkun! Şüphesiz Allah'ın va'di gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O aldatıcı şeytan da Allah hakkında sizi aldatmasın.(Lokman; 33)
Kim ahiret kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız. Kim de dünya kârını istiyorsa ona da dünyadan bir şeyler veririz. Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz.(Şura; 20)
Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size "Allah yolunda sefere çıkın" denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir.(Tevbe; 38)
Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz. (Enbiya; 35)
Kıyameti gördükleri gün onlar, sanki dünyada ancak bir akşam yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibidirler. (Naziat; 46)
Fakat( ey gafiller) siz geçici olan dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa ahiret hayatı hem daha hayırlı hem de devamlıdır.(A'la; 16-17)
Hayır! Doğrusu siz, çarçabuk geçeni (dünya hayatını ve nimetlerini) seviyor, ahireti bırakıyorsunuz.(Kıyamet; 20-21)
"Allah (c.c) insanı yarattığı zaman meleklere secde etmelerini buyurdu. Bütün melekler ona secde etti. Ancak bir tek iblis (şeytan) secde etmedi. Allah şeytana neden secde etmediğini sordu. Şeytan dedi ki: Ben ondan hayırlıyım o topraktan ben ise ateşten yaratıldım, öyleyse neden secde edeyim. Allah bu hareketinden dolayı Şeytanı cennetten kovdu. Şeytan ise öyleyse bana bir süre ver ki ben senin kullarını insanları senin yolundan sapıtayım. Allah şeytana süre verdi ancak dedi ki ben de seni ve sana tabi olan tüm kullarımı cehenneme dolduracağım. Allah, Adem ve Havva dan şu meyvelerden yemeyin yoksa ziyanda olursunuz dedi. Şeytan ise Adem ve Havaya vesvese vererek kandırdı ve o yasak meyveden yedirdi. Ama Adem yaptığının yanlış olduğunu anladı ve Allah'tan affını istedi. Allah, onun tövbesini kabul etti ve onlara şeytanla birlikte yeryüzüne inin, artık ahiret gününe kadar orada hayat sürün.''
İşte insanın dünya hayatı böyle başladı. O günden, ahiret gününe kadar insanoğlunun Allah'a isyan eden Şeytan ile imtihanı başladı. Dünya geçici bir imtihan yurdudur. Oyun ve eğlenceden ibarettir. Bu kısa ve geçici dünyada; ya şeytana yoldaş olup Allah'a karşı dünyada bozgunculuk çıkartan şeytanın askerlerinin safında yer alacağız ve Allah'ın vaat ettiği cehenneme şeytanla ve onun askerleri birlikte gideceğiz; ya da iyi insan olup Allah'ın safında yer alıp cennete gideceğiz. Üçüncü bir yol yok. İnsanın imtihanı budur. Karar da insanoğlunundur. Allah, insanları kendisinden istediği dünya nimetlerini ona vermekle, kendi katındaki cennet nimetini ona vermek konusunda serbest bıraktı. Bunlardan birisini seçmekte serbest bıraktı. Ancak geçici dünya nimetlerini seçenlerin zararlı çıkacağı konusunda da insanları uyardı. Dünyada bir insan var mıdır ki acıdan, üzüntüden nasibini almasın. İnsan olup ta derdi olmayan yoktur. Ağlayarak geldiğimiz bu dünyadan ağlayarak gideceğimizi unutmayalım. Olumlu düşünmek ve her şeye doğru bakmak düsturumuz olmalı.
Dünya hayatı, bir uykudan ve hayalden ibarettir. Uykudan uyandığında rüyada gördüklerinin bir hükmü yoksa ne diye ah vah çeker üzülürsün. Bilmez misin ki; insan bu dünyaya çıplak gelir; çıplak gider. Dünyada gezerken öyle mağrur göğsünü gererek dolanma sonra yıkılıp düşeceğin kuyuyu unutma! Hem bilmez misin ey insan! Dimdik yürüyenler, dümdüz yatanlardır.
Necip Fazıl Kısakürek dünya ve ahret ilişkisini şöyle açıklıyor şiirinde: "Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret, Ebedi bir hayat için gayret yok hayret!'' Dünyayı düzeltmeden önce sen kendini bir düzelt. Boş kafalı olanlara yüksek makamlar verir bu dünya; irfan sahibi olanları da ezer, ayaklar altına alır. Eğer rızık akla göre taksim olsaydı hayvanlar aç kalırdı diyor İmam Maverdi. Bu dünya otel gibidir, gelir yatar ve gidersin. Sonra başkaları gelir kalır. İnsan ayrılacağı yere aşık olur mu? Akıllı insan üzerine basar geçer. Geçerli olan akıl mezara kadar değil de kıyamete kadar geçerli olan akıldır, demiyor mu? Mevla yüce kitabında; "akletmez misiniz?'' " düşünmez misiniz?'' diye Dünyanın hilelerine, süslerine, sahte gülücüklerine inanma. Aslan da avını gülerek yer. Dünya bal çanağı gibidir. İçine düşenler sineğe benzer. Sinek balın lezzetine kanar gelir üstüne konar. Kana kana bal yer, fakat ölümü de ondan olur.
Küçük şeylerin peşinde olan, takip ettiği şey ne kadar küçük ve değersizse o kadar küçülür ve değersizleşir. İnsan neyin peşindeyse kıymeti o kadardır. İnsan en çok neyi arzularsa, neye değer verirse onunla imtihan olur. "Dünyayı anlayan ahireti anlar. Nefsini tanıyan Rabbini tanır.
Ey insan! Bu dünyanın çok talibi var. Eğer sen bu dünyadan bir hisse kapmak arzusundaysan gel akıllı ol vazgeç. Onun o kadar çok talibi var ki, ne sana ne de bana kalır.'' diyor tasavvuf ehli şair Bağdadlı Ruhi.
Mevlana, dünyanın kısa özetini şöyle dile getiriyor dizelerinde: "Dünyasına dünyasına, aldanma hiç dünyasına Dünya benimdir diyenin gittik daha dün yasına.''
Yunus Emre şiirlerinde dünyaya şöyle bakıyor: "Bu dünyanın sevgisi, acı bir aşa benzer /Sonunu sayan kişi o acı aştan içer./ Yürü yürü yalan dünya, Yalan dünya değil misin? Yedi kez boşalıp yine Dolan dünya değil misin?/ Bir ateş bıraktım özüme/ Dumanı girdi gözüme/ Bu gözle bugün yüzüme Gelen dünya değil misin?/ Yunus Emre'm sür sefayı/ Sür sefayı çek cefayı /O Muhammed Mustafa'yı /Alan dünya değil misin? /Boş yere geçirdim günü,/ Ah ne yapayım ömrüm seni /Geldin geçtin bilemedim, /Ah ne yapayım ömrüm seni./
''Mal sahibi mülk sahibi /Hani bunun ilk sahibi,/ Mal da yalan mülk de yalan/ Var biraz da sen oyalan.''