Ahlatcı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ahlatcı'nın Çorum'a barut ve fişek fabrikası kurulacağını açıklaması tüm Türkiye'nin ilgisini çekti.

Müteşebbisleriyle sanayide devlet yatırımı almadan Anadolu Kaplanı haline gelen Çorum'un başarısını Dünya Gazetesi ele aldı.

Çorum'u Türkiye'nin 'KOBİ Başkenti' olarak tanımlayan Dünya Gazetesi, Çorum'a kurulacak olan barut ve fişek fabrikası ile ilgili Çorum Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Çetin Başaranhıncal ve Çorum Ticaret Borsası Başkanı Naki Özkubat ile özel röportaj yaptı.

İşte Dünya Gazetesi'nde yer alan o haber;

Türkiye’nin “KOBİ başkenti” olarak anılan ve makine üretimi alanında dünyaca ün yapan Çorum, savunma sanayiine de iddialı girdi. Türkiye’nin en büyük fişek fabrikalarından birinin kentte yapılacağını açıklayan Milli Savunma Bakanlığı’nın ardından Ahlatçı Holding de Çorum’da 1.7 milyar TL’lik yatırımla barut üretimi gerçekleştirecek. Fişek fabrikasının 1200 kişiyi istihdam etmesi bekleniyor. 
DÜNYA, TOBB öncülüğünde 81 ildeki oda ve borsa başkanlarıyla ekonominin nabzını tutuyor. “Başkanlar Konuşuyor” söyleşi dizisinin bu haftaki konuğu Çorum oldu. Çorum TSO Başkanı Çetin Başaranhıncal ve Çorum TB Başkanı Naki Özkubat, ortaklık kültürünün kentte çok geliştiğinin altını çizdiler. Başkanlar “Çorum Modeli” denilen bu işbirliği yapısını okurlarımız için anlattı.

Çetin Başaranhıncal / Çorum Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı:

Ortak yatırımlarda "Çorum Modeli" Türkiye'ye örnek oldu

Çorum TSO, 1910 yılında kurulmuş 112 yaşında bir oda. Bölgenin KOBİ başkentiyiz. Kalkınmada ‘Çorum modeli’ olarak isimlendirilen bir kavramı ortaya koyduk. Model, geliştirilen iş birliği yapısı sayesinde ortaklıkların çok rahat kurulmasını sağlamış, 1960’larda başlamış 1980’li yılların sonuna kadar da ilerletilmiş. O zamanlar şimdiki gibi bir araya gelebildiğimiz online mecralar yok. Çorum’un önde gelen ağabeyleri Türkiye’yi gezer, dünyada gidebildiklerikadar çok yere gider ve oralara ihracat imkanlarını yatırım olanaklarını araştırırdı. Döndüğü zaman da herkes toplanır, ne gördü, nasıl bir izlenim edindi diye konuşurlardı. Oradan bir fikir çıkar ve gerçeğe çevrilirdi. Mesela 100 liralık bir yatırım yapılacak, o bütçe yok… Kim ne parası varsa benden bir lira senden beş lira hemen ortaklık yapısı kurulur ve fabrika hayata geçirilirdi. İşte kalkınmada ‘Çorum modeli’ diye anlatılan budur. Bu da bizi bugün KOBİ başkenti haline getirmiştir. Toprak sanayi ile başlayan makineleşme un ve savunma ile devam ediyor.

SAVUNMA SANAYİ İÇİN PİLOT İLİZ
Savunma sanayine iş yapmaya 6-7 yıl önce başladık. Ankara’da bir dizi görüşme yaptık. Oradan yetkilileri Çorum’da tesislerimizde gezdirdik. Üç firmamız gizlilik sözleşmesi ile zaten savunma sanayine ürün üretiyor. Çok kısa bir zaman önce Milli Savunma Bakan Yardımcımız Muhsin Dere, ilçemiz Sungurlu’daki OSB’ye çok büyük fişek yatırımı yapılacağını açıkladı. Şu anda en büyük heyecanımız bu. Fişek fabrikasına bağlı olarak da yanında barutla devam edecek, altında da iki kimyasal tesisin olacağı bir holding, devam niteliğinde bir yatırım yapılacak. Belki fişek fabrikasının yatırımı bitmesini beklenmeden üretime başlayacak. Biliyorsunuz Ankara Kazan savunma sanayinde bir merkez. Bizim kentimize çok yakın. Artık teknik birçok konuda Çorum, pilot il. Yatırımlar, metropollerden Anadolu’ya kayarken, biz cazip bir kentiz. 100 yıllık sanayi kültürümüz var. Bu iki büyük yatırımın tedariki konusunda da önemli yatırım olacak. Bakanlık henüz ayrıntıları açıklamadı ama bu fişek fabrikasında 1.200 kişi çalışacak ve tesis 300 dönümlük bir arazide yer alacak. Bir holdingin yapacağı barut fabrikası ise 1.7 milyar TL’lik büyük bir yatırım.

SANAYİ KÜMELEŞMESİNDE ÇOK BAŞARILIYIZ
TOBB’un İhracat Ofisleri projesi var. Bu sayede Çorum’un ihracatını da geliştiriyoruz. Çorum TSO olarak herhangi bir ürünün dünyada nerelere satılabileceğinden tutun ilgili ülkelere gidiş-geliş konaklama bilgisine kadar her türlü desteği alabiliyoruz. Ayrıca Çorum UR-GE çalışmasını gerçekleştirmiş bir il. Sanayikümeleşmesinde çok başarılıyız. Türkiye’de bu alanda çalışma yapan ilk 5 şehirden biriyiz. UR-GE’de 3 projeyi tamamlamış iliz. Türkiye’de bunu yapabilen 7 kentten biriyiz. Çorum’un en büyük eksikliği demiryolu. Samsun Limanı’nın başkent Ankara’ya bağlanması projesi bu aslında. İhalesi ile ilgili gelişmeler oldu 6 yıla çözülmesini bekliyoruz. Şu anda sattığımız üründen neredeyse yüzde 20-30 daha pahalı navlun ödüyoruz. Demiryolu ile dünya pazarlarından daha çok pay alabiliriz.

HİTİTLER İÇİN GELİYORLAR AMA KONAKLAMIYORLAR
Çorum denince biliyorsunuz akla Hititler geliyor. Hititlere sadece turizm olarak bakmamak lazım. Ticaretin merkezi olmuş burası. Hatta ilk ‘Ticaret Borsası’nı Hititlerin kurduğu söyleniyor. Bizde sanayinin, tarımın, turizmin, ticaretin tarihi var. Tanıtımımızı bu alanlarda yapmalıyız. Alacahöyük, Boğazkale’ye bu gözle bakmak lazım. Yatak kapasitemizde sorun yok. Amasya birçok noktada bizden bir adım öne geçmiş durumda. İnsanlar geliyor, geziyor ama Çorum’da konaklamıyor.

LEBLEBİDEN BİR ŞEY KAZANMIYORUZ
Leblebinin yıllık Çorum’daki rakamsal hacmi 200 milyon TL. Tabi dışarıdan nohut alınmasının karlılığı düşürmesini de eklememiz lazım. Çorum şu anda ticari olarak leblebiden bir şey kazanmıyor. Biz ikram olarak Çorum’dan leblebi götürmeye alıştık. Neredeyse bunun için üretiyoruz. Bizim için şu anda en büyük önceliklerimizden biri e-ticaret. Oda olarak fi rmaların dijital dönüşümü sağlaması için çalışıyoruz.
Buğday kalitesini artırdık, tüm Türkiye'ye anlatacağız

Naki Özkubat / Çorum Ticaret Borsası Başkanı

Borsa olarak hedefimiz üretilen tarımsal ürünlerin kalitesini arttırmak, pazar paylarını büyütmek. 2018-2019 yılında göreve geldiğimizde, Çorum’un en büyük sorunu süneydi. Ziraat Odamızla birlikte yaptığımız çalışmalarla sattığımız buğdayın kalitesini artırdık. Böylece borsamızda işlem gören buğdayın fiyatı da arttı. Üretici de sanayici de daha çok kazandı. Borsamızda satılan buğdayın fiyatı, Polatlı Borsası’na göre ortalama yüzde 20 daha aşağıdaydı. Dört yıllık bu çalışmanın ardından şu anda yüzde 1 öndeyiz. Sadece biyolojik mücadele ile daha çok kazandık. Şimdi bu neyi gösteriyor bize, önce kaliteli ürün üretmeliyiz... Yani üreteceğiz ama kalitelisini üreteceğiz. Kalitelisini üretmek içinde mücadele başlatmak gerekiyor. Bizim bu programımızın tüm Türkiye’de uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Sıkıntının yaşandığı diğer illere programımızı anlatabilirsek Türkiye çapında kazanımlarımız olur. Çünkü 2018-2021 yılı arasında bizim çiftçimizin ürettiği buğdaydan sadece yaklaşık 150 milyon lira cebine fazla para girdiğini biz tespit ettik. İnanın sadece süne mücadelesi ile ilgili bir olay bu.

YAĞLI TOHUM, MISIR VE TRİTİKALEDE ARTIŞ VAR
Yağlı tohum ekiminde de artışımız devam ediyor. Borsamıza gelen ürün miktarına baktığımızda her yıl yağlı tohumlarda yüzde 30-35’lik bir artış görüyoruz. Bu neyi gösteriyor, bir çiftçimiz bilinçli ekmeye başladı. Bununla beraber mısır ekimi de bölgemizde yoğunlaşmaya başladı ancak şunu söyleyebilirim ilimiz Türkiye’de çok da bahsi geçmeyen tritikale üretiminde önemli bir yere sahiptir. Tritikale buğday ve arpa karışımı bir ürün. Ancak buğdayın olmadığı yerde buğdaya destek veren yabani bir ürün gibi gözükse de direncinin yüksek olmasından dolayı ekim alanları arttı. Bu ürünün protein değeri yüksek olduğu için de aynı buğdaya benzer. Baktığın zaman normalde bir insanın ayırması söz konusu değil. Bu yeni üretilmiş genetik bir ürün aslında. Ama dağ köylerinde daha rahat ekiliyor çünkü domuzlar bu ürünü yemiyor. Ürün hem yem sektöründe hem de un fabrikalarında kullanılıyor. Osmancık ilçemiz biliyorsunuz pirinci ile ünlü. Kızılırmak’ın kenarında olduğu için iklimi yumuşak. Artık zeytin de orada üretilir oldu.

KARADENİZ YOLU LEBLEBİYİ ZAYIFLATTI
Bir de coğrafi işaretini aldığımız simgemiz leblebimiz var. Ama her şey ulaştırma demek. İstanbul’un Karadeniz yolu Çorum’dan geçiyordu. Buradan geçen tüm araçlar durur leblebi alırdı. Ama Karadeniz yolu Osmancık’a dönünce leblebi işletmeleri zayıfladı. Şimdi ilimize birkaç tane kapasitesini büyüten teknolojisini geliştiren leblebi üretimi yapan firmalarımız var. Onlarda yurt dışından ziyade ülke içerisinde pazarlama yapılıyor. Bizim daha önceleri dağ köylerimizde nohut üretimi yapılırdı. Bu dağ köylerinden gelen nohutların leblebileri daha farklı olurdu fakat domuz yoğunluğu artınca dağ köylerinde nohut ekimi azaldı. En önemli ürünlerimiz arasında patates ve soğan da var. Ancak bu ürünlerde lisanslı depo yönetmeliği henüz yok.