BİR SOĞAN BİLE YETER!

Yapılan iyiliğin küçüğü büyüğü yoktur. Önemli olan ve ona değerini veren şey, ALLAH RIZASI için olmasıdır. Kimseye kul olma! Unutma ki, senin bir sahibin var, başka sahip arama!
Bir zamanlar bir kadın varmış, insanlara yardımı, iyiliği çok severmiş. Herkes ona imrenir, ne iyiliksever kadın dermiş. Bir gün ölüm vakti gelmiş, kadının cenazesi evden çıkartılırken, kalp gözü açık biri, tabutun başucunda büyükçe bir soğan görmüş. Tabut eller üstünde alçalıp yükselirken soğan hep yerinde duruyormuş. Kabre kadar aynı görüntü devam etmiş.
Hayatı boyunca her şeyi gösteriş için yapıp onunla öğünürken, o gün dünyadan göçerken her türlü gösterişten uzak Allah rızası için verdiği soğanı götürmüş yanında. Çünkü Allah rızası için verilen ve yapılan bir işte nefis aradan çıkar. İyiliğin ve yardımın küçüğü büyüğü olmaz. İnançla, gösterişsiz ve samimiyetle yapılan en küçük bir şey bile bizi öteki dünyada kurtarabilir.
''Kim zerre kadar bir hayır yaparsa onu görür, kim de zerre kadar kötülük yaparsa onu görür.'' (Zilzal/7-8)
Azdan verilen şey, çoktan verilenden daha değerlidir. Kimse benim neyim var ki ne vereyim? dememelidir. Bir yarım elma, bir bardak su, bazen bir gülümseme…
Peygamberimize bir gün birisi geldi. Hangi sadakanın derecesi daha yüksektir? Diye sordu. 
Peygamberimiz de: '' Darlıkta az şeyden yapılan yardımdır.'' Buyurdu. ''Sizin en hayırlınız insanlara en çok faydalı olanınızdır'' diyerek insanlık için, toplum için yapılması gereken güzel hizmetlerin önemini vurguladı. Bir iyiliğe gücü yettiği halde yapmamakla kötülük yapmak arasında bir fark yoktur.
Şu küçük şeyleri yaparsanız hem kendinizi daha huzurlu hissedersiniz hem de başkalarını çok mutlu edersiniz:
- Birkaç sözle teselli bekleyen, uzatılacak bir el bekleyen komşunun hatırını sormak
- Telefon açan veya mesaj atan bir arkadaşına cevap verme zahmetinde bulunmak
- Bir dostu aramak, akrabayı ziyaret etmek
- Hastalara ziyarette bulunmak
- Bir engelliye, bir yaşlıya karşıdan karşıya geçerken omuz vermek
- Etrafımızda olup bitenlere karşı ilgili olmak ve bir selam vermek. Çünkü insan açlıktan değil, ilgisizlikten ölürmüş.
- Köşe başlarında yetiştirdiği veya ürettiği ürünü satan, simit satan, çorap satan emekçilerden alış veriş yapmak ve pazarlık yapmadan ( kafe ve marketlerde yaptığımız gibi) ödemek. Sıkıştığı zaman çarşı tuvaletine koşarak gidip rahatladıktan sonra 2 tl vermemek için görünmeden kaçmaya çalışmak. (Tuvaleti temizleyenler bizim hizmetçimiz değildir.)
- Çocuklulara, yaşlılara, engellilere her alanda yardımcı olmak
Bencillik, açgözlülük ve vurdumduymazlık almış başını gidiyor. Kim kuvvetli ise o haklı çıkıyor, kim kazanırsa o büyük oluyor.
Mutluluğun ve kurtuluşun reçetesi çok zor değil. Yapman gereken şey:
''ELDE ETTİĞİN ŞEYLERE ŞÜKRET, EDEMEDİKLERİNE DE SABRET!
NE YAPARSAN YAP, AMA ALLAH RIZASI İÇİN YAP VE O'NUN EMİRLERİNE    UYGUN YAP!''