Maalesef Çorum Belediyespor'da değişen bir şey yok. Kırmızı Siyahlı takımda aşağı dönen ibre aynı hızla devam ediyor. İnanın anlamakta yorumlamakta zorlanıyorum bir takımın beyazdan siyaha bu kadar geçişini. Oynayanlara bakıyorsunuz değişen isim sayısı iki üç ancak sahadaki görüntüye bakıyorum sanki hepsi başka bir takımdan gelen isimler.
İkinci yarıda yaşanan düşüşün devam etmesinin ardından yaşanan Teknik Heyet değişikliğinden sonra Çorum Belediyespor Tarsus önüne çıktı. İlk yarıda en azından topa sahip olan ve biraz olsun rakip kaleye yüklenen bir görüntü verdi. Cüneyt hoca takımı biraz toparlamış dedik.
Maçın ikinci yarısında ise yine topu ileriye götüremeyen öz güvenini kaybetmiş futbolcu topluluğuna döndük. Allah aşkına bir takım 45 dakikada rakip kaleciyi yere yatıramaz mı. Evinde oynuyorsun taraftar desteği arkanda ancak sahada sefilleri oynayan bir takım.
Bir takımın kanat oyuncuları 90 dakika boyunca rakip savunma oyuncusuna bir kez bile çalım atamaz mı. Ligin ilk yarısında atıp giden isimlere ne oldu nerde bu arkadaşlar. Devre arası büyük umutlarla transfer edilen Emre Kurt allah aşkına bu futbolla mı sen 14 gol attın. Salim nerelerdesin tanımazsam seni bu kadarlık futbolcu diyeceğim ama biliyorum sen bu değilsin.
Doğan Can methiyeler dizdiğimiz isim sen nerelerdesin. Bir futbolcu bu kadar mı çöküş yaşar. Formsuz olabilirsin ancak bu kadar uzun süreli kötü performansı kabul etmek mümkün değil. Abuzer mücadele tamam ancak bir forvet olarak yapman gereken gol atmak ceza sahası içinde topla buluşmak unuttuk inan unuttuk.
Orta sahada Mert ne hücumda ne savunmada idare eder görüntüde. Ertuğrul savunmada var hücumda görmek zor. Doğukan uzun aradan sonra on birde çıktı bir iki orta dışında hücumda görünmedi. İkinci yarıda oda kayboldu.
Tarsus maçında savunmada Yakup Yiğit yine iyilerden birisi olarak öne çıkarken orta sahada da Özgür yaptığı mücadele ile beğeni toplayan iki isim oldu. İsmi geçmeyen arkadaşlar içinde gerçekten yorum yapmak zor kusura bakmasınlar ama.
Ben şahsen Aydınspor maçından sonra umudumu kestim. Kan değişiminin takıma bir hava getirmesi ve bir çıkış yakalaması halinde play-off için belki umudumuz artar diye düşünüyordum, Tarsus karşısındaki görüntü bu beklentimi de boşa çıkardı.
Puan durumuna bakıyorum fikstüre bakıyorum birde dönüp takıma bakıyorum umutlar tamamen bitiyor. Futbolda matematiksel olarak şansınız devam ettiği sürece umut devam eder. Buna diyecek sözüm yok. Benim sözüm ligin ikinci yarısında izlediğim takıma ve ortaya konulan futbola.
Gelelim yazımızın başına. Bir takım neden bu kadar büyük bir çöküş yaşar. İlk yarıda farklı ikinci yarıda bu kadar farklı bir futbol neden oynar. Geçen hafta başkan Ömer Balaban'a sorduğumuzda oda buna bir anlam veremiyor. Öz güven kaybı olarak değerlendiriyor.
Ancak olayı tek başına buna yıkmak yanlış bence. Devre arası transferlerine ödenen rakamlar konusunda çok uçuk ücretler konuşuluyor. Sezon başında 34 maça attığı imzadan daha yükseğine devre arasında 17 maça atan isimler olunca dengeler bozuldu ve sonuç bu diyenler çok.
Yönetim içinde yaşanan ünvan kavgaları ve bu çekişmenin futbolcularla kurulan diyaloğa yansıması etkenlerini söyleyenlerde var. Yani olayı sadece öz güven kaybına bağlamak sorunu çözmeyecektir.
Sorun içerde olduğuna göre bizim buna müdahil olma şansımız yok. Çözecek olan mevcut yönetim ve teknik heyet tabiki. Play-off umutlarımız devam ettiği sürece kovalamak zorundayız tabiki. Ancak onunda bu görüntünün ömrünün uzun olması mümkün değil. Atılacak fazla adım yok, hamle şansıda fazla olmadığına göre yapılacak en doğru şey eldekini en verimli kullanmaktan geçiyor.
Maç sonu yaşananlar ise daha üzücü. Cüneyt hoca takımı tribünlere götürmeye çalışıyor ordan küfürler hakaretler geliyor, futbolcular hakkı olarak gitmek istemiyor. Sonra diğer tribün futbolcuları çağırıyor tepki var ancak hem uyarıyor hem de alkışlıyor. Sonrasında ise iki tribünden karşılıklı suçlamalar. Böyle bir takımında başarıyı yakalaması mümkün mü sizce acaba.