Afganistan, yaklaşık kırk yıldır dünya gündeminde olan, işgalcilere karşı onurlu bir mücadele veren, SSCB' nin dağılmasına sebep olan, ABD'yi aciz bırakan bir ülkedir. Orası tarihte kurduğumuz 16 devletten biri olan Gaznelilerin topraklardır. Halkının tamamı müslüman ve din kardeşlerimizdir. Nüfusunun % yirmiye yakını Özbek ve Türkmenler başta olmak üzere Türk soyundandır.
Afganistan, 1979'daki SSCB nin, 2001'dede ABD nin işgaline uğradı. Uzun yıllardır Afganistan halkı yokluk ve sefalet içerisindedir. Afganistan'da kişi başına düşen yıllık millî gelir, 160 dolardır. Bir kişi, ayda on üç buçuk dolarla geçinmeye mahkûmdur. Afrika devletlerinde olduğu gibi, Afganistan'da yer altı servetleri ile dolu olduğu halde, bir deri-bir kemik ve yarını olmayan ve bazen iç ve bazen dış savaşlara malzeme yapılmış bahtsız insanların süründükleri topraklar haline getirilmiştir. Bura da, İngilizlerin, Rusya'nın, ABD ve Çin'in yeniden oyun kurmaya çalışmalarının sebepleri, Bu ülke, Orta Asya ile Güney Asya arasında önem arz eden bir geçittir ve çok kıymetli yer altı zenginliklerine sahiptir. Afganistan yıllardır kuvvet sahiplerinin kapıştığı kavşak noktası ve halkının da rahat yüzü görmediği bir ülke haline gelmiştir. 19. Asırda İngilizler, Babür Devletini yıkarak müstemlekesi yaptığı Hindistan'ı himaye maksadıyla Afganistan üzerinden Çarlık Rusya'sına karşı bir set oluşturmak istediyse de kaybetti. SSCB de Afgan geçidinden okyanuslara açılmak için Kızıl Ordu'suyla Afganistan'a saldırdı ama yıkılan ve dağılan Afganistan değil Kızıl İmparatorluk oldu.
Taliban neredeyse tek kurşun atmadan Afganistan'ın tamamını ele geçirdi. ABD'nin 2001 yılında Afganistan'ı işgal ettiğinde afyon üretimi sıfırdı. Sebebi ise Taliban afyon üretimini yasaklamıştı. 20 yıllık ABD döneminde ise dünyada üretilen eroinin neredeyse %90'ı Afganistan'da üretilir hale geldi. Çünkü ABD Afganistan da üretilen eroinden büyük paralar kazandı. Rakamlara baktığımız zaman ABD'nin silah satışından sonra bir ülkeden kazandığı en yüksek getirisi idi. Kabilin düşmesinden sonra küresel güçlerin çıkar hesapları başladı. Kuklalarını devreye soktular ve bombalar patlamaya başladı. ABD her ne kadar Afganistan'dan çekilmiş gibi görünse de Irak'tan hiçbir zaman çekilmediği gibi siyasi olarak buradan da çekilmeyecek ve bir eli oralarda olacaktır. Görünen o ki Afganistan'ı kontrolünde tutabilmek için şuanda DEAŞ'a destek veriyor. Amaçlarından biriside İslam ve müslümanları terörle özdeşleştirerek güzelim dinimizin adını kirletmektir.
20 yıllık ABD işgalinde Afganistan'da ve Pakistan'daki sınır ötesi operasyonlarda 2001 yılından bu tarafa 80 bine yakını sivil olmak üzere 250 bine yakın insan öldürülürken 3 milyona yakın Afganlı da ülkesini terk ederek mülteci durumuna düştüler. Dönemin ABD başkanı Bush 11 Eylül saldırılarını bahane ederek sözde teröre karşı yürüttüğü saldırıların bahanesi olarak 7 Ekim 2001'de ABD'nin Afganistan'ın işgali başlatmış ve 10 binlerce kişi terör şüphelisi olarak tutuklanmış ve işkenceye tabi tutulmuşlardı. ABD'nin bu 20 yıllık işgal sürecinde 2500'e yakın askeri ölürken, 20 binden fazla askeri de yaralandı.
Irak'ta, Suriye'de, Libya'da binlerce masumun ölümüne sebep olan yine milyonlarca insanın mülteci durumuna düşmelerine sebep olanlar şimdi de yalan haberlerle Afganistan da panik havası oluşturmaya çalışıyorlar. Asıl amaçları ise Taliban üzerinden islâm'a saldırmak. İnsanların yapılan kara propaganda ile paniğe sevk edildiği Kabil'de, ülkeden kaçışlarını sağlamak için de kişi başı 6500 $ alındığını Afganistan'ı sömürenlerden Blackwater şirketinin kurucu Prince bizzat açıkladı. 2001'de 11 gün talibanın elinde rehin kalan gazeteci Yuonne Ridley ise "Batı medyasında Afganistan'daki gerçeklerle hiçbir alakası olmayan çok sayıda görüntü, film ve çekim var. Ya dünyanın geri kalanını yanıltmayı amaçlıyorlar ya da batının kibir ve cehaletiyle dünyanın geri kalanının yanıltılmasına yol açıyorlar. Bu tür tehlikeli propagandalar da kaosu körüklüyor"
Taliban sözcülerinden Abdul kahhar Belhi'de evlere baskın yapıldığı ve kadınlara şiddet uygulandığı haberinin batının uydurması olduğunu belirterek bunlar tamamen yalandır. Eğer bir Taliban mensubu birine haksızlık yaparsa onu biz yargılar ve cezalandırırız. Terör yaftasının da işgalci ABD tarafından dünyaya empoze edildiğini, herkese genel af ilan ettiklerini, hiçbir Afganlının ülkeden ayrılmasının gerekli olmadığını, kimsenin malına, canına dokunulmayacağını açıklarken yapılan olumsuz propagandaların rüzgârına kapılarak korkulmaması gerektiğini, İslam'ın emirleri doğrultusunda Afganistan da kadınlar da erkekler de hayatın içinde yer alacaklardır. İslam herkesin hakkını korumuştur. Biz de koruyacağız…" diye açıklamalarına devam etmiştir.
Diğer taraftan ise Türkiye Afganistan'ı tanımalı mıdır yoksa tanımamalı mıdır? tartışmaları devam ededursun bu tarihi süreçteki fırsatlar bu tartışmalara heba edilmemeli ve bana göre Türkiye, Afganistan'da bilfiil olmalıdır.
Zira fırsatlar kaçtığı zaman yapılacak bir şey kalmayacaktır. Bir an evvel bir şeyler yapılmalı ve "Atı alan Üsküdar'ı geçmeden" fırsatlar değerlendirilmelidir. Çünkü bizim Afganistan da olmamızı gerektirecek birden çok sebep vardır. Tarihi, kültürel, siyasi stratejik alanlar başta olmak üzere iki ülke arasındaki tarihi geçmişten kaynaklanan ortak bağlardan oluşan dostluk ve kardeşlik hukukumuz orada bulunmamızı gerektiren en önemli sebepler olarak sayılabilir. Bu nedenlerden dolayı Afganistan'daki her gelişme bizi doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendirmektedir. Şahsen Taliban'la müzakereler yürütmek ve ilişkiler kurmak gerektiğine inananlardanım. Zira Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın, "Taliban ile yaşanılan süreç çok sıkıntılı; bu konuda bazı çalışmalar yapıyoruz, onların lideri olanı kabul etme durumum olabilir" şeklindeki açıklaması bu yöndedir.
Afganistan yeniden şekillenirken, uzak durmamız ve gelişmelere seyirci kalmamız, Türkiye acısından son derece tehlikeli ve telafisi zor bir yanlış politika olur. Türkiye 'milli çıkar politikalarımız' açısından da orada olmalı ve Afganistan'ın istikrara kavuşmasına katkı sağlamalıdır. Arzu ve duamız yıllardır süren kardeş kavgaları bitsin, akan kanlar dursun, insanlar, insani tüm temel hak, özgürlüklerine kavuşsunlar.