ABD'DE ENFLASYON GERİLERKEN BORSA İSTANBUL'DA RALLİ DEVAM EDİYOR

Piyasalar için yoğun geçen bir haftayı geride bıraktık. Yurtiçinde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan'ın yaptığı açıklamalar ile birlikte Bakan Şimşek ve Başkan Erkan'ın Suudi Arabistan Maliye Bakanı Muhammed el-Cedan ile yapacakları görüşme gündemi oldukça meşgul etti. Şimşek ve Erkan'ın birlikte gerçekleştirdiği ilk yurt dışı ziyaretlerinde yatırımcı gruplarıyla toplantılar yapıldığı bilgisine ulaşıldı. Bunun dışında Hindistan'da yapılacak G20 toplantılarına da Türkiye'yi temsilen birlikte katılmaları ve Şimşek'in ABD'li mevkidaşı Yellen ile bir görüşme yapması da beklenirken G20 zirvesinin ardından Bakan Şimşek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın körfez ziyaretlerinde de yer alacak. Bu hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 17-19 Temmuz'da Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) liderleriyle gerçekleştirilmesi beklenen görüşmeler ve sonrasında yapılacak açıklamalar merakla bekleniyor. Körfez ziyaretinden beklentilerin oldukça yüksek olduğu ve bazı önemli anlaşmaların imzalanacağı söyleniyor. Gerçekleştirilen bu ziyaretler sonucunda hem ekonomik hem de ticari iş birliklerinin gerçekleşmesi, ülkeler arası ticaret hacminin artması ve yabancıların Türkiye'de yatırımlarının artırılması hedefleniyor.
Piyasada Uluslararası arenada yaşanan bu gelişmeler takip edilirken bir yandan da ilgi bu hafta Perşembe günü gerçekleştirilecek olan TCMB PPK toplantısının üzerinde olacak. TCMB yeni dönem ekonomi modeline geçiş ile birlikte geçtiğimiz ay Para Politikası Kurulu (PPK) ile yaptığı toplantıda politika faizlerini %8,5 düzeyinden %15 düzeyine yükselterek parasal sıkılaştırma döneminin kademeli olarak başladığını ifade etmişti. Merkez Bankasının enflasyon ile süregelen savaşının etkin politikalar ışığında tüm hızıyla devam etmesi bekleniyor. Parasal sıkılaşma ve fiyatlama davranışlarında gerçekleşen bozulmanın kontrol altında tutulabilmesi ve fiyat istikrarının sağlanabilmesi adına faiz artışlarının bu ay gerçekleşecek toplantıda da devam etmesi beklenirken %15 olan bir hafta vadeli repo faizinin 500 baz puan artırılarak %20'ye yükseltilmesi öngörülüyor.
Temmuz ayı içerisinde açıklanacak ve piyasaların merakla beklediği bir diğer faiz kararı ise Fed tarafında yaşanacak. ABD'nin açıkladığı enflasyon rakamlarının ardından Fed 'in sergileyeceği tutumun faizlerde oluşturacağı etkinin bekleyişi sürüyor. ABD'de Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) aylık bazda ele alındığında Haziran'da %0,2 ve yıllık bazda ele alındığında %3 ile beklentilerin altında bir artış gösterdi. Bu verilere göre geçtiğimiz 12 aylık periyotta enflasyon oranı düşüyor. ABD'den son gelen hem iş gücü piyasasına dair veriler hem de fiyatlar genel seviyesindeki artışların hız kesmesi sıkı para politikası ve faiz artışlarının kayda değer etkilerinin görülmeye başlandığını gösterdi. Bu durum enflasyon hedefine oldukça yaklaşan Amerika Merkez Bankası Fed'in Temmuz ayı içerisinde gerçekleştireceği politika faizi toplantısında son kez faiz artırımına gideceği beklentilerini gündeme taşıdı. Bir önceki faiz artırım kararının ardından yayınlanan FOMC tutanakları ile birlikte yıl içerisinde en az 2 kez daha faiz artışı öngördüklerini ifade eden politika yapıcıların aksine analistler bu noktada Fed'in söylemlerinden ayrışıyor. Nitekim güçlü gelen verilerin ardından dolar endeksinde Nisan 2022 yılından itibaren en düşük seviyelere doğru geri çekilmeler yaşandı. ABD tahvil faizleri geri çekilirken dolar diğer para birimlerine karşı güç kaybetti. Verilerin hemen ardından Euro/Dolar paritesinde yaşanan %0,46'lık artışla parite 1.1056 seviyesine çıktı ve sonrasında yükselişlerine devam ederek Şubat 2022'den beri görmüş olduğu en yüksek seviyesini test etti. Aynı şekilde spot piyasada altının onsu ABD'nin açıkladığı TÜFE verilerinin ardından ilk dakikalar içerisinde %0,8'lik bir artış yaşayarak 1.947 dolardan işlem gördü ve hafta kapanışında 1950 dolar direncinin üzerinde kalmayı başardı. ABD enflasyon rakamlarının ardından piyasada Fed'in faiz beklentilerine yönelik oluşan yeni senaryo sonrası ABD vadelilerinde yükseliş yaşandı.
Borsa İstanbul tarafında da yükseliş trendi devam ediyor. Bunda şüphesiz birçok değişkenin bir araya gelmesi etkili oldu. Seçimlerin sonuçlanmasının ardından yeni kabine ve yeni reformlar genel itibari ile pozitif havanın başlamasını sağlamıştı. Akabinde ülke ekonomisine dair atılan adımlar ve küresel çapta güçlü siyasi ve ekonomik iş birliklerinin sağlanması için uluslararası arenada gerçekleştirilen görüşmeler beklentilere neden oluyor. Bir önceki PPK toplantısının ardından Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, ekonomi politikalarının üç temel ayağını açıkladı. Bunlar; Mali disiplin, enflasyonun tek haneye düşürülmesi ve yapısal reformlar. Bakan'ın faiz artırım kararının ardından istikrar, güven ve sürdürülebilirlik mesajı vermesi ve ekonomi politikalarının bu kavramlar etrafında şekilleneceğini belirtmesi, bu doğrultuda alınan aksiyonlar ve bütün bu gelişmeler sayesinde üst üste rekor seviyelerde açılışlar görüyoruz. Son olarak 6.446 puan seviyesiyle rekor tazelen Bist100 endeksi seçimlerin ardından %35'in de üzerinde prim kazanırken yılbaşından itibaren kayıplarını telafi ederek bu yıl içerisinde %17'ye yakın değer kazanmış oldu. Özellikle artan işlem aktivitesi ile birlikte yabancı oranında da artış görüyoruz. Hem seçim sonrası kurun daha dengeli seviyelere yükselmesi hem de nispeten daha güvenilir bir ortama geçişin yabancının borsaya bakışında iyimserliğe neden olabileceğini bekleyebiliriz. Yabancıların yeniden ilgisini çeken Borsa'da haziran sonrası hisse alımı ise 1.3 milyar dolara ulaştı, yabancı takas oranı ise yükselişe geçti.
Borsa İstanbul tarafında 2023 sonu için şu konjonktürde beklentimiz 7.000-8.000 puan seviyelerinin yakalanabileceği yönünde şekilleniyor. Ekonomik göstergelerin iyimserleşmesi ve piyasa risk iştahının artmasıyla birlikte bu seviyeleri aşan fiyatlamalar görmemiz bile mümkün. Türkiye'de birçok şirketin değeri dolar bazında baktığımızda oldukça cazip diyebiliriz. Sektör bazında da ulaştırma, otomotiv, gıda perakende ve enerji hisselerinin bu yıl içerisinde güçlü kalmasını bekliyoruz. Aynı şekilde inşaat, bankacılık ve demir çelik sektörünün yıl içerisinde bir sürpriz yaparak yükselişe geçmesi de beklenebilir.