FATİH BATTAR
Çorum’da basın mensuplarıyla bir araya gelen Türkiye’nin Sesi Altınçağ Partisi Genel Başkanı Ayhan Bilgen, seçimlere sayılı günlerin kalmasına rağmen Millet İttifakı’nın halen Cumhurbaşkanı adayı çıkarmamasını eleştirerek; “Kemal beyin çabasını çok değerli buluyorum. 6 partinin yaklaşık 10 aydır bir masada oturması güzel bir şey ama bu masadan bir şey çıkacağı konusunda ciddi kaygılarım var.” dedi
‘TOPLUM ARTIK ‘BUNLAR NEYİ PAYLAŞAMIYORLAR’ DİYE DÜŞÜNMEYE BAŞLADI’
Toplum artık ‘bunlar neyi paylaşamıyorlar’ diye düşünmeye başladığını belirten Bilgen; “Sonuçta bir tane Cumhurbaşkanı adayı belirlenecek. Bakanlıklarla ilgili pazarlıklar yapılıyor. İşte tamda burda halk siyasetten soğuyor. Siyaset toplum için, ülke için, şehir için yapılır. Siyaset eğer ülkeyi konuşmaktan çok, siyasetçinin kendi geleceğini konuşmaya dönüşmüşse orada siyasete olan güven kaybolur. Bu süreç biraz daha kötü yönetilirse seçmenin ciddi bir tepki ortaya koyacağını düşünüyorum. İki kutuplu seçimde bile katılım düşebilir. İnsanlar şöyle düşünebilir; ‘Bu hükümetin politikalarından memnun değiliz, karşıyız ama bu muhalefet ile de bir şey olmaz.” anlayışı yerleşebilir.” şeklinde konuştu
Konuşmasında yeni parti kurmasının sebeplerini de açıklayan Bilgen; “Yeni parti kurmamızın iki sebebi oldu. Bunlardan birincisi hendek süreci yanlış bir süreçti. Ne yazık ki biz engelleyemedik. Yüzlerce gencimizi kaybettik. Askeriyle, polisiyle Kürt gençleriyle yüzlerce gencimizi kaybettik. Bu ülkede silahın, şiddetin, kanın, gözyaşının bitmesi lazım. Hepimizin farklı fikirleri olabilir. Sorunları demokratik kanallarla çözmeliyiz. Partiden ayrılmamın ikinci sebebi ise 7 Haziran sürecini iyi yönetemedik. Toplum bize yüzde 13 oy verdi yani bize el uzattı ama bizim o eli havada bırakmamız lazımdı. Biz o süreçte elimizden geleni tam anlamıyla yapamadık.” ifadelerini kullandı
‘SEÇMEN TERCİHİNİ KİMDEN YANA YAPARSA
YAPSIN SONUÇTA BİR TANE TÜRKİYE VAR’
Dünyanın değişim ve dönüşüm içerisinde olduğunu anlatan Bilgen, 3.Dünya Savaşı’nın her an çıkabileceğinden bahsederek, Türkiye’nin artık iç kısır çekişmeleri bırakması gerektiği belirterek şunları söyledi;
“Dünya bugün 3.Dünya Savaşı’nın eşiğinde. Bu küresel bir savaş mı olur? Yani 1914 yılındaki gibi bir süreç mi yaşanır, ya da 2.Dünya Savaşı’nda olduğu gibi bir bölge dünya savaşı mı olur? Bunu hep birlikte göreceğiz. İşte Ukrayna’da Suriye’de savaş devam ediyor. Bu dönem, iç kavgayla, iç polemiklerle, sadece o gitsin ben geleyim anlayışıyla heder edilecek bir dönem değildir. 1. Dünya Savaşı’na Osmanlı iç siyasi çekişmeler yüzünden girdi. İmparatorluk Kafkasya’da, Orta Doğu’da, Balkanlar’da toprak kaybetmesinin en önemli sebebi Osmanlı’nın kendi iç siyasi çekişmeleridir. 2.Dünya Savaşı’nda daha az zarar gördük. Çünkü tek parti dönemiydi ve siyasi bir tartışma yaşanmamıştı. Sonuç itibariyle 2.Dünya Savaşı’na girseydik muhtemelen büyük bedeller ödemek zorunda kalacaktık. Şimdi ise 3.Dünya Savaşı’nın eşiğinde iken iç siyasette asla kavga, kutuplaşma ekseninde seyretmesini doğru bulmuyoruz. Türkiye Cumhuriyet ikinci yüzyılına girerken, belki de en gergin seçimlerden birine giriyor. Tıpkı 1910’lardaki Balkan Savaşları atmosferindeki seçim gibi birbirimizi boğazlama, birbirimizle didişme ile hem tarihi fırsatları kaçırabiliriz hem de içerde büyük kan kaybedeceğimiz enerjimizi iç çekişmelerle tüketebileceğimiz bir dönemi yaşayabiliriz. O nedenle partimizi kurarken altını çizdiğimiz şey Türkiye’de ülkeyi kim yönetirse yönetsin seçmen tercihini kimden yana yaparsa yapsın sonuçta bir tane Türkiye var. Görüşlerimiz farklı olabilir. İnançlarımız, kimliklerimiz, dillerimiz, kültürlerimiz farklı olabilir ama bu coğrafyada birlikte yaşamayı, insanca yaşamayı başarmak zorundayız.”