30 EYLÜL ULUSAL PSİKOLOJİK DANIŞMANLAR GÜNÜ

       İlkini 2020 yılında kutlamaya başladığımız Ulusal Psikolojik Danışmanlar Günü bugün de ilk gün coşkusuyla yurdun dört bir yanında meslektaşlarımızın öncülüğünde istihdam alanımız olan tüm kamu/özel kurum ve kuruluşlarında, üniversitelerimizde kutlanmaktadır. İki gün boyunca yayınlanacak olan bu yazıda 30 Eylül Ulusal Psikolojik Danışmanlar Günü kutlamaları vesilesiyle meslek hayatlarının farklı zamanlarında olan üç psikolojik danışmanın görüşlerine yer verilmiştir. Görüşlerini paylaşarak yazının hazırlanmasına katkıda bulunan kıymetli meslektaşlarım ve Türk PDR- Der yönetim kurulu üyeleri Uzm. Psk. Dan. Tülay Yatağan Bayram, Uzm. Psk. Dan. Aykut Aydemir ve Psk. Dan. Berfin Balcı’ya teşekkürlerimi sunuyorum. Tüm meslektaşlarımın 30 Eylül Ulusal Psikolojik Danışmanlar Günü kutlu olsun.

  1. Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

YATAĞAN-BAYRAM: Ben Tülay YATAĞAN BAYRAM. 2001 yılından beri MEB’e bağlı çeşitli eğitim kurumlarında görev yapıyorum. Ankara Üniversitesi Eğitimde Psikolojik Hizmetler bölümünde lisans, aynı üniversitenin Eğitimin Psikolojik Temelleri Anabilim Dalında yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Şu anda bir özel eğitim meslek okulunda görevime devam ediyorum. Çalışılan kuruma göre psikolojik danışma ve rehberlik ihtiyacının  farklılaştığını düşünüyorum. Şu an görev yaptığım Özel eğitim alanında öğrenciler dezavantajlı grup olduğundan, ihmal ve istismardan korunma, mahremiyet eğitimi, özel gereksinimli öğrencilerin istihdamının artması için iş ve toplumsal hayatta bağımsız yaşam becerilerinin geliştirilmesi, davranış problemlerinin azaltılmasında öğretmene ve veliye müşavirlik edilmesi gibi konulara ağırlık veriyorum. Mesleki gelişimimin devamı için ise Türk PDR derneği Çorum Şubesi Proje Geliştirme biriminde meslektaşlarımıza yönelik eğitim programlarının hazırlanması, eğitimler düzenlenmesi için ilgili kurumlar ile (il Milli Eğitim Müdürlüğü, Belediye, üniversiteler vb.) protokoller düzenlemeye çalışıyorum.

AYDEMİR: Ben, uzman psikolojik danışman Aykut AYDEMİR. Lisans ve yüksek lisans eğitim sürecimi Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanında tamamladım. Yüksek lisans tezimi okullarda çalışan psikolojik danışmanların mesleki tatmin, tükenmişlik ve merhamet yorgunluğu düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi üzerine verdim. 2020-2021 yıllarında Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın desteklediği İMDAT (İntiharla Mücadelede Danışmanlık Ağına Tutun) Projesinde Çorum İl Koordinatörü olarak görev aldım ve bu proje kapsamında intihar kavramı ve intiharla mücadele üzerine 58 farklı eğitimden geçtim. 2023 yılı itibariyle Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Çorum İl Temsilcisi olarak seçildim ve bir yıldır çalışmalarımı sürdürmekteyim. Bunun yanında Pozitif Psikoterapi alanında master eğitim sürecimin de tez aşamasına geçmiş bulunmaktayım. Meslekte 15. yılım ve okul psikolojik danışmanı olarak görev yapmaktayım.

BALCI: Ben Berfin BALCI, meslekte ikinci yılımı doldurmuş genç bir psikolojik danışmanım. Sinop Üniversitesi'nden mezun oldum ve bir kurumda okul psikolojik danışmanı olarak görev yapıyorum. Eğitim hayatımda birçok staj deneyimi ve sosyal sorumluluk projelerinde yer aldım. Gençlik ve Spor Bakanlığı (GSB) çatısında sosyal uyum eğitmenliği ve kamp liderliği gibi görevler üstlendim. Şu anda Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Çorum İl Temsilciliği'nde aktif görev alıyorum ve il alt çalışma biriminden sorumluyum. Derneğimizin öğrenci yapılanmaları ve çeşitli alt çalışma kollarıyla ilgili koordinasyonu sağlıyorum. Her geçen gün mesleğimizin tanınırlığını artırmak için attığımız adımları görmek beni heyecanlandırıyor.

  1. Öğrenim ya da çalışma hayatınızda alana dair sizi etkileyen bir olay gerçekleşti mi?

YATAĞAN-BAYRAM: Öğrenim hayatım boyunca bilişsel psikoloji ilgi alanım oldu. Beynin çalışma şekli, dikkat ve algının insan davranışları üzerindeki etkisi üzerine odaklandım. Yıllar sonra mesleğe atıldığımda da özel yetenekli çalışma fırsatı buldum. Bu durum benim için hem bir şans hem de gelişme fırsatı oldu. BİLSEM’deki öğrencilerin farklı ve geniş bakış açıları, sorun çözme yetenekleri beni çok etkiledi. Bu nedenle çalışma hayatımda BİLSEM ve oradaki çalışmaların yeri benim için ayrıdır.

AYDEMİR: Elbette, pek çok şey oldu beni etkileyen ancak biri var ki hiç unutamıyorum. Malumunuz, okullarda çocukların maruz kaldığı ihmal ve istismar olaylarının aydınlatılmasında en büyük rolün meslektaşlarımız tarafından üstlenildiğini görmekteyiz. Benim de bu konuda, uzun süre çalıştığım bir danışanımın istismarcısının tutuklandığını öğrendiği gün duygularını söze döküşünü hiç ama hiç unutamam.

BALCI: Meslek hayatımda beni derinden etkileyen bir olay, anaokulunda çalıştığım dönemde yaşandı. Ayrılma kaygısı yaşayan bir çocuğa ‘ejderha nefesi’ gibi gevşeme teknikleri öğretmiştim ve bu tekniklerin çocuğun stresle başa çıkmasına yardımcı olduğunu gözlemlemiştim. Bir gün, çocuğun annesi evde panik atak geçirmiş ve çocuk, öğrendiği teknikleri annesine uygulayarak ona destek olmuş. Anne, bu tekniklerle sakinleşmiş ve minnettarlığını ifade etmek için bana uzun bir mesaj yazmıştı. Bu deneyim, bana küçük bir öğrenmenin büyük etkilere yol açabileceğini gösterdi. Çocuğun kendi yaşadığı zorluklar karşısında öğrendiği tekniklerle annesinin panik atağını hafifletmesi, kelebek etkisini somut bir şekilde gösterdi. Danışmanlık sürecime olan bakış açımı genişletti ve bireysel müdahalelerin toplumsal yansımalarını daha derinlemesine değerlendirmeye başladım.

  1. 30 Eylül Ulusal Psikolojik Danışmanlar Günü’nün size ifade ettiği anlamdan ve hissettirdiklerinden bahsedebilir misiniz?

YATAĞAN-BAYRAM: 30 Eylül Ulusal Psikolojik Danışmanlar Günü, mesleki kimliğimize ve toplumdaki rolümüze dair derin bir anlam taşır. Bu gün, insanların ruhsal, duygusal ve sosyal iyilik hallerini desteklemek adına yaptığımız çalışmaların farkındalığını artırma fırsatı sunar. Bu gün, psikolojik danışmanlar olarak bireylerin yaşamlarına dokunmanın getirdiği sorumluluğu ve onuru yeniden hissetmemizi sağladığından özeldir.

AYDEMİR: Mesleğini sevenlerin, kendisini mesleğine ait hissedenlerin, geçmiş bir yılımı mesleğime layık bir psikolojik danışman olarak geçirdim ve önümüzdeki bir yılı da bu işin kolaylığını, zorluğunu sırtlanacağım diyenlerin günüdür Ulusal Psikolojik Danışmanlar Günü. Haliyle bugüne dair duyduğum anlam da tam olarak iyi ki psikolojik danışmanım demektir.

BALCI: Aidiyet. Mezun olduğum ilk sene 30 Eylül’ü Ankara Ulus’ta mesleki bir mücadele içinde kutladık. Onlarca ilden gelen mesleğini korumak ve alan açmak için bir araya gelmiş meslektaşlardık. Gurur vericiydi. İkinci yılımda mesleğimi icra ederken bugünü kutlamak, birlik ve beraberlik duygularını daha özel bir şekilde hissettiriyor.

Mesleki yetkinliklerimiz dahilinde insana hizmet noktasında bize ihtiyaç olan her alanda olmaya devam edeceğiz.

İyi ki Psikolojik Danışman’ız!

Tüm meslektaşlarıma saygılarımla, 30 Eylül Ulusal Psikolojik Danışmanlar Günü Kutlu olsun!

  1. Alanda gördüğünüz eksikler nelerdir? Sizce alanın daha ileriye gidebilmesi için neler gereklidir ve bizler bu konuda neler yapmalıyız?

YATAĞAN-BAYRAM: Alanımız halen toplum tarafından yeterince kabul görmüyor. İnsanlar psikolojik danışmanlığa başvurmayı bir zayıflık olarak görebiliyor. Psikolojik sorunların genellikle erken aşamada fark edilmemesi, durumların daha karmaşık hale gelmesine yol açabiliyor. Farkındalığın artması için medya, eğitim kurumları ve yerel yönetimlerle iş birliği yaparak toplumun psikolojik destek hizmetlerine daha açık hale gelmesi sağlanabilir. Sorunların erken fark edilmesi için sağlık alanı ile iş birliği içinde çalışılmalı, aileler bilinçlendirilmelidir.

Alandaki profesyonellerin sürekli gelişimine daha fazla önem verilmesi gerekiyor. Danışmanların yeni terapi yöntemleri ve bilimsel gelişmelerle sürekli olarak kendilerini güncellemesi şart. Meslektaşlar arasında bilgi ve deneyim paylaşımı, iş birliği artırılmalı. Süpervizyon ve mesleki dayanışma süreçleri yaygınlaştırılmalı.

AYDEMİR: Kadrolarımızın önemli bir kısmı Milli Eğitim Bakanlığı’nda yer almaktadır. Geçmiş zamanda mezun olan meslek uzmanı sayısı, öğrenci sayısı vb. sebeplerle verilen kadro sayısı günümüz koşullarında artık ihtiyaçları karşılamamaktadır. Bu hususta ilgili mevzuatlarda düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır. Biz psikolojik danışmanlar en azından her 100 öğrenci için 1 psikolojik danışman talep ediyoruz. Eğitimde fırsat eşitliği için öğrenci yeter sayısına ulaşamayan okullarda psikolojik danışman kadrosu oluşmamakta ve öğrenciler psikolojik danışma hizmetinden faydalanamamaktadır. Ayrıca okullarda psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin çalışma koşullarının standartlaştırılmasına ihtiyacı vardır çünkü her okulda aynı standarda sahip ortam, donanım ve malzeme bulunmamaktadır. Kimi okullarda aynı odayı paylaşan meslektaşlarımız bulunmakta ve öğrenci ile bireysel çalışmalarını yürütmekte zorlanmaktadırlar. Hâlbuki işimizin önemli bir parçası bireysel psikolojik danışma ve bireysel rehberlik hizmetidir. Alanımız açısından MEB kadrolarında en çok bu iki husus göze çarpmaktadır. Bizler psikolojik danışmanlar olarak mesleki örgütlenmenin en önemli parçası olan Türk PDR Derneği çalışmalarına destek olarak saha gücü oluşturabiliriz. Çünkü bu sorunların çözümü için buna ihtiyaç duyulmaktadır.

BALCI: Psikolojik danışmanlık alanında tanınırlığın ne yazık ki hala yeterli seviyede olmadığını gözlemliyoruz. Lisans eğitimimiz boyunca aldığımız kapsamlı psikolojik destek eğitimi, bize bu alanda derin bir yetkinlik kazandırıyor ve bireyle danışma oturumlarını tamamlayarak mezun olmamızı sağlıyor. Ancak, toplumda bu bilinç henüz yeterince yaygın değil. Bu farkındalığı artırmak oldukça önemli. Başta okullar olmak üzere, birçok bakanlıkta psikolojik danışmanlara büyük bir ihtiyaç vardır. Dezavantajlı gruplardan iş performansına kadar birçok alanda etkin bir rol üstlenebiliriz. Bu ihtiyaçların dikkate alınması ve norm kadro sayısının artırılması gerektiğine inanıyorum. Aslında psikolojik iyi oluş eşittir maksimum verim ve iyi bir gelecek demek. Elbette bu alanı daha ileriye taşımak için atılacak birçok adım bulunuyor. Ancak en kritik nokta, meslek mücadelesinde hepimizin daha aktif rol oynaması gerektiğidir. Maalesef, hedeflerimize ulaştıktan sonra mücadeleyi bırakma eğilimindeyiz. Öğrencilikten emekliliğe kadar her aşamada, mesleğimiz için sürekli bir çaba göstermeliyiz. Azınlıkta kaldığımız bu mücadelede, daha geniş kitlelerle hak savunuculuğu yapmalı ve mesleğimizin değerini her fırsatta vurgulamalıyız.

  1. Yönetiminde yer aldığınız Türk-Pdr Der için neler söylemek istersiniz?

YATAĞAN-BAYRAM: Türk PDR Derneği, psikolojik danışmanların ve rehber öğretmenlerin mesleki gelişimini desteklemek amacıyla çeşitli eğitimler, seminerler ve konferanslar düzenlemektedir. Bu etkinlikler hem teorik bilgi hem de pratik uygulamalar konusunda üyelerine katkı sağlar. Ayrıca psikolojik danışmanların mesleki haklarının korunması ve geliştirilmesi için aktif olarak çalışır. Bu bağlamda, eğitim politikaları ve meslek standartları konusunda yetkililerle iş birliği yapar ve mevzuat düzenlemelerine katkıda bulunur. Dernek, toplumda ruh sağlığı ve psikolojik danışmanın önemi konusunda farkındalık yaratmaya yönelik projeler yürütür. Medya aracılığıyla veya doğrudan toplumla yapılan etkinlikler sayesinde ruh sağlığına verilen önemi artırmayı hedeflemektedir. Alana dair bilimsel çalışmaların ve araştırmaların yapılmasını teşvik eder. Aynı zamanda meslekle ilgili makalelerin ve raporların yayımlandığı çeşitli dergi ve bültenler aracılığıyla bilgi paylaşımında bulunur. Türk PDR Derneği, ulusal ve uluslararası platformlarda diğer meslek örgütleri ve derneklerle iş birliği yaparak mesleki dayanışmayı artırır. Mesleğin ve üyelerin gelişiminde katkıları nedeniyle üyesi olduğum Türk PDR derneğine, yönetiminde Proje Geliştirme görevini yürüttüğüm Türk PDR Çorum Şubesi’ne ve genel başkanımız Mesut YILDIRIM’a teşekkür ederim.

AYDEMİR: Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği olarak bizler bu mesleğin anlaşılması, istihdamın yaygınlaşması ve çalışma koşullarının iyileşmesi açısından ilgili kurumlar ile ilişkilerimizi sürdürürken ulusal ve uluslararası kongreler, sempozyumlar ve eğitimler planlamaktayız. Diğer taraftan dernek yayınlarımız da günden güne genişlemektedir. Mesleki mücadelenin de birlikteliğin de merkezi Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği’dir. Ulusal Psikolojik Danışmanlar Günü de mesleki birlikteliğin bir kazanımıdır. Kutlu olsun!

BALCI: Üniversite yıllarımdan beri Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği (Türk PDR Der) içinde çeşitli görevler üstleniyorum. Gönüllü olarak mesleki mücadeleye katılmak gerçekten zorlayıcı olsa da Türk PDR Der bu konuda harika işler başarıyor. Derneğin temelinde aidiyet, sevgi ve teşkilatlanma var. Bu da bize büyük bir destek sağlıyor. Beş yıldır büyük bir heyecanla kutladığımız Psikolojik Danışmanlar Günü de derneğimizin önemli bir başarısı. Mesleğimizi daha ileriye taşımak için önemli bir fırsat sunan bu özel günde, nice 30 Eylül’lere birlikte ulaşmayı umuyorum. Psikolojik Danışmanlar Günü’müz kutlu olsun!

  1. İyi ki psikolojik danışmanım çünkü…

YATAĞAN-BAYRAM: … insanların kendilerini tanımalarına, iyi oluş hallerini sürdürmelerine katkı sağlayarak hayatlarına dokunuyorum.

AYDEMİR: … danışanların farkındalık süreci ile birlikte gelişimlerine tanık olmak tarifi mümkün olmayan bir heyecan! Her bir danışanımız ile birlikte onun bilişsel, davranışsal, gelişimsel ve ruhsal dünyasına bir yolculuğa çıkıyoruz ve bu yolculukta kendimize ait şeyler de görüyoruz. Kimi zaman bu farkındalık bizim gelişimimizin de kaynağı olmaktadır. Bu yüzden bu meslek ile birlikte her açıdan sürekli devinim halindeyim. 

BALCI: … farklı hayatlara eşlik etmek eşsiz bir deneyim. Problemlerin çözümleri genellikle basit olabilir, ama her bireyin dinamikleri çok farklı. Bu farkları anlamak ve danışanlara küçük bir dokunuşla destek olabilmek, mesleğimi anlamlı kılıyor.

BİTİRİRKEN…

BALCI: Meslek hayatınızın bulunduğunuz noktasından baktığınız zaman benim gibi henüz yolun başında olan psikolojik danışmanlara ne söylemek istersiniz?

YATAĞAN-BAYRAM VE AYDEMİR: Değişen, gelişen ve dönüşen bir zamanda mesleki donanımını günden güne artırarak ve mesleki yenilikleri takip ederek tazelenmesinin yeterlilik ve aidiyet hissini kuvvetlendireceğini söyleyebiliriz. Yolunuz açık olsun.